Kıymetli okurlarım yavaş yavaş havaların soğumasıyla birlikte yaz mevsimini geride bıraktık. Yaz mevsimiyle beraber:
“O meşhur insanın içini ısıtan güneşi,
Güneş kremi, şapka ve neredeyse serinlemek için klimaya sarılıp uyuma fikri,
Sofralarda eksik olmayan karpuz kokusu,
Geceleri bitmeyen sohbetler, sabahları da bırakılamayan uzun kahvaltılar...
Yazın sadece teni değil, ruhumuzu yaktığı "Aman boş ver!” denilen gevşeklik ve tatil modu...
Okurken bile farkında olmadan yüzümüzde oluşan tebessümle birlikte yazı geride bıraktık. Bana göre hayat, yaz mevsiminde daha yavaş akıyor. Sonbaharda hızlanıyor, kış mevsiminde hayat temposu devam ediyor ve ilkbaharla birlikte tekrar durgunlaşmaya başlıyor... Her ne kadar en sevdiğim; yağan karı ve turuncu portakallarla kış mevsimi olsa da yaz mevsimini de her yıl sanki daha fazla umutla bekliyorum.
Sonbaharın yere bıraktığı gazellerle çekilen fotoğraflar, kışın yüklü bir miktarda ödenen doğalgaz faturaları... Kar yağışında aranan huzur ve ilkbaharla kucaklaşmamızın ardından yaza girmenin sevinciyle kimimiz tatilimizi romantik bir komedi tadında, kimimiz de hayatta kalma mücadelesiyle geçiririz.
Benim ve ailemin tatili genelde; romantik komedi, yer yer aksiyon, bazen hayatta kalma serüveni ve bolca kahkahayla geçiyor.
Tatile giderken her defasında bu kadar çok eşya yanıma almayacağım desem bile yine yeniden farkında olmadan kocaman bir valizle yola çıkarım.
Ya gece vakti canım kahve isterse deyip deniz karşısında kahve keyfimden olmamak için yanıma aldığım kahve makinem... Tatilde bile olsam kırışık elbiseyle dolaşmamak için ütüm ne olur ne olmaz deyip yanıma aldığım atıştırmalıklar hatta anne olduktan sonra 40 derece sıcak olan yere de gitsem belki hava soğur, bebeğim üşümesin diye yanıma aldığım annemin ördüğü battaniye bile emin olun hep işime yaramıştır...
Haydi tatile çıkalım fikrinden sonra evde başlayan koşuşturmacadan ise hiç bahsetmeyeyim.
Aileyle çıkılan tatil, gürültü ve heyecanla birlikte gelen mutluluktur.
O unutulmaz mola...
Geçen yaz Ege’ye gidiyoruz.Ve başladı yolculuğumuzun ilk molası…
Annem; “Dışardan hazır gıda almayın, midemiz bozulur.” dedi.
Sonraysa, kendisi elinde gözlemeler ve ayranla geldi.
Ben, bebeğimle tuvalete koştum, ablam “Bir kahve içeyim!” diye gözden kayboldu, kız kardeşim “Fotoğraf çekeceğim!” derken molamız başladı.
Tam o sırada o korkunç ses geldi: “Sayın yolcular, aracımız hareket ediyor!”
Heyecan, panik içinde;
Ben kızımla tuvaletten çıkıyorum, elimde kızımın oyuncakları!
Annem gözlemeyle koşuyor, ablam Safiye; “Ben demiştim, yakında durun!” diye söylenmeye başlıyor. Bir taraftan da aceleyle kahvesini bitirmeye çalışıyor.
Kudretse hâlâ özçekim yapıyor!
Otobüs hareket etti, biz de hep birlikte arkasından çığlıklar atıyoruz: “Kaptan beklee!”
Şoför camdan baktı, “Aile komple mi?” dedi.
“Kompleyiz!” diye bağırdık hep bir ağızdan, sanki sınavı geçmiş gibiydik.
Çünkü birlikte otobüsü kaçırma tehlikesi atlatmış olan ailem, her şeyin üstesinden gelir!
Sonuçta tatil dediğin şey;
Biraz güneş, biraz stres, biraz gözleme…
Ama bolca kahkaha ve sevgi içerir.
“Molada kaçırılmayan otobüsse, ilişkide kaçırılmayan sabır gibidir.
Değerli okurlarım dünyanın en komik, en sıcak ve en unutulmaz anlarıyla dolu nice yaz tatillerine diyorum ve hoş geldin sonbahar… Sevgiyle kalın...