Değerli okurlarım, olgunluk dediğimiz kavram, sanırım hepimiz için bambaşka anlamlara sahip. Çünkü ben hâlâ geceleri yatmadan önce ocağın altını kapattım mı diye düşünen biriyim. Yetmiyor, kalkıp bakıyorum. Sonra tekrar yatıyorum. Sonra bir daha bakıyorum. İşte olgunluk dediğin şey buysa, ben bu konuda fazla çalışkanım.
Küçükken büyüyünce her şeyi bileceğimi sanıyordum. Meğer büyüyünce sadece “bilmiyormuş gibi yapmayı” öğreniyormuşuz. “Bilmiyormuş gibi yapmak!” Tanıdık geldi mi size de? Toplantılarda başımı sallıyorum ama içimden “Bu konuşma ne zaman bitecek?” diye zaman sayıyorum. Bazen de başkası daha ciddi dinleyip daha hızlı başını sallıyor diye ben de ona uyuyorum. Biliyorsunuz, dayanışma önemli…
Gece erken yatma planlarım var. Hep var! Hiç gerçekleşmiyor. Saat 02.00’de “Yarın kesin erken kalkacağım!” diye kendimle pazarlık yaparken bir anda internette “Bir insan günde kaç kez sebepsiz yere iç çeker?” araştırması yapıyorum. Cevabı bulamıyorum ama iç çekmeye devam ediyorum.
Markete olgun bir insan gibi giriyorum. Liste yapıyorum. Sebze alıyorum. Sonra kasaya yaklaşırken bir çikolata bana bakıyor. Ben ona bakıyorum. Aramızda sessiz ama derin bir bağ oluşuyor. Eve yalnız dönmek istemiyorum. Mecbur o da gelecek benimle…
Eskiden “Annem izin verir mi?” diye sorardım. Şimdi “Ben buna niye para verdim?” diye soruyorum. Sorular değişiyor ancak pişmanlık aynı kalıyor. Demek ki bazı duygular yaşla birlikte olgunlaşmıyor, sadece yaşa göre ayrı fatura kesiyor.
Bir de şu var: Herkesin bizden beklediği o efsane “hayat tecrübesi” var ya… Ha işte o bende hâlâ kargoda. Teslim edilemedi. Onun yerine sıcak çayın hemen içilmemesi gerektiğini çok iyi biliyorum. Bu da bir tecrübe sayılır.
Belki de kimse gerçekten büyümüyor. Sadece ses tonumuz değişiyor, cümlelerimizin sonuna “aslında” ekliyoruz. Eve gidince hepimiz aynıyız: Çorabın tekini kaybetmiş, yarın ne yiyeceğini düşünürken koltukta uyuyakalmış insanlar…
Tüm bunları yapıyor olmamız belki de içimizdeki çocuğun hâlâ peşimizi bırakmamış olmasındandır. Ve hâlâ içimdeki çocuk direksiyonu bırakmıyorsabırakmasın… Zaten yolu o daha iyi biliyor. Olgunluk, bizi başkalarından ayıran, güzel bir davranış biçimi elbette. Ancak demem o ki biraz da çocuk yanımız bize eşlik etsin. Asık suratlı “ciddiyet” maskesi takmaktansa, biraz da çocuklardaki o benzersiz gerçekliği hissedelim gitsin! Sevgiyle kalın değerli okurlarım…