Sahra Özbingül
Köşe Yazarı
Sahra Özbingül
 

YIL OLMUŞ 2021…

YIL OLMUŞ 2021… Hemen her konuda sıkıntılı bir yıl geçirdik. 2021’e büyük sorumluluklar yükledik. Umudunu kaybetmeyip bu yıla telafi yılı diyenlerimiz oldu. Sağlık konusunda yaşadıklarımız ortada. Umutlu olmamız gereken konuların başında da bu geliyor. Fakat moral bozukluğuyla yaşamımızı sürdürmeye çalışırken bir de ‘Koronadan sonra kıtlık gelecek’ söylemleri tedirgin olmanın çok ötesine geçmiş durumda. İşsizlik desen, işsiz yakını olmayan yok. Eğitimi düşünmek bile istemiyorum. Şu yasaklar başladı başlayalı etiğime ara verdiğimiz kadar evliliğe ara veremedik. Yani 2020’ye dönüp baktığımda günü kurtarmanın ötesine geçemediğimizi görüyorum ben. Sadece biz de mi böyle, diğer ülkeler bizden farklı mı? Kesinlikle hayır. Dünya genelinde sıralamalar değişse de sorunların neredeyse üçte ikisi aynı. İşte tüm bu sıkıntılı süreci atlatmaya çalışırken değişen bir şeylerin olmasını bekliyoruz. Siyasetin, eleştirinin, kutuplaşmanın ardı arkası kesilmiyor, şaşkınlıkla gündem takip ediyoruz. Yeni yılın ilk siyasi tartışması ‘başörtülü kadınlar’ oldu. İnsanın ‘Yıl olmuş 2021, hala mı?’diye sorası geliyor. Zamanında başını örten kadınların hayatını cehenneme çeviren icraatlar karşısında sessiz kalanlar şimdi o kadınları siyasette kullanmaya çalışıyor. Gelelim asıl meseleye. Başörtülü bir yargıç tarafından mahkeme edilmeyi rahatsızlık kaynağı saymak ön yargı değilse ne? Kadınların varlıklarını toplumsal alanda kabul ettirmeleri çok yönlü çabaların sonunda gerçekleşiyor. Hele ki başörtülü bir kadınsan bu çaba ikiye katlanıyor. Peki bu lüzumsuz kutuplaşma ne zaman bitecek? Başını örtenlerin polise ihbar edildiği bir Türkiye’de yaşıyorduk. Ciddi ciddi başörtü yasaktı bu ülkede. Normalleştik sanarken şimdi yine başa döndük. Aynı tartışmalar, aynı söylemler, aynı önyargılar… Başörtülü hakim de olur savcı da, üniversite öğrencisi de olur rektör de! Ben de bir din adamı kadar bilgili değilim, dini okullarda da okumadım. Ama bir kadının müslüman olması için örtünmesinin tek başına yeterli olmadığını biliyorum. Bu bireyin tamamen iç dünyasıyla ilgilidir. Peki başı açık bir bireyin iç dünyasına ne kadar hakimiz? Başı açık olunca ileri, kapalı olunca geri mi oluyoruz? Yeni yıla girerken çoktan geride kalması gereken bir konuyu yeniden gündeme taşıdık ya, helal olsun bize.  
Ekleme Tarihi: 04 Ocak 2021 - Pazartesi
Sahra Özbingül

YIL OLMUŞ 2021…

YIL OLMUŞ 2021…

Hemen her konuda sıkıntılı bir yıl geçirdik. 2021’e büyük sorumluluklar yükledik. Umudunu kaybetmeyip bu yıla telafi yılı diyenlerimiz oldu. Sağlık konusunda yaşadıklarımız ortada. Umutlu olmamız gereken konuların başında da bu geliyor. Fakat moral bozukluğuyla yaşamımızı sürdürmeye çalışırken bir de ‘Koronadan sonra kıtlık gelecek’ söylemleri tedirgin olmanın çok ötesine geçmiş durumda. İşsizlik desen, işsiz yakını olmayan yok. Eğitimi düşünmek bile istemiyorum. Şu yasaklar başladı başlayalı etiğime ara verdiğimiz kadar evliliğe ara veremedik. Yani 2020’ye dönüp baktığımda günü kurtarmanın ötesine geçemediğimizi görüyorum ben. Sadece biz de mi böyle, diğer ülkeler bizden farklı mı? Kesinlikle hayır. Dünya genelinde sıralamalar değişse de sorunların neredeyse üçte ikisi aynı.

İşte tüm bu sıkıntılı süreci atlatmaya çalışırken değişen bir şeylerin olmasını bekliyoruz. Siyasetin, eleştirinin, kutuplaşmanın ardı arkası kesilmiyor, şaşkınlıkla gündem takip ediyoruz. Yeni yılın ilk siyasi tartışması ‘başörtülü kadınlar’ oldu. İnsanın ‘Yıl olmuş 2021, hala mı?’diye sorası geliyor. Zamanında başını örten kadınların hayatını cehenneme çeviren icraatlar karşısında sessiz kalanlar şimdi o kadınları siyasette kullanmaya çalışıyor. Gelelim asıl meseleye. Başörtülü bir yargıç tarafından mahkeme edilmeyi rahatsızlık kaynağı saymak ön yargı değilse ne? Kadınların varlıklarını toplumsal alanda kabul ettirmeleri çok yönlü çabaların sonunda gerçekleşiyor. Hele ki başörtülü bir kadınsan bu çaba ikiye katlanıyor. Peki bu lüzumsuz kutuplaşma ne zaman bitecek? Başını örtenlerin polise ihbar edildiği bir Türkiye’de yaşıyorduk. Ciddi ciddi başörtü yasaktı bu ülkede. Normalleştik sanarken şimdi yine başa döndük. Aynı tartışmalar, aynı söylemler, aynı önyargılar…

Başörtülü hakim de olur savcı da, üniversite öğrencisi de olur rektör de!

Ben de bir din adamı kadar bilgili değilim, dini okullarda da okumadım. Ama bir kadının müslüman olması için örtünmesinin tek başına yeterli olmadığını biliyorum. Bu bireyin tamamen iç dünyasıyla ilgilidir. Peki başı açık bir bireyin iç dünyasına ne kadar hakimiz? Başı açık olunca ileri, kapalı olunca geri mi oluyoruz? Yeni yıla girerken çoktan geride kalması gereken bir konuyu yeniden gündeme taşıdık ya, helal olsun bize.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve adanayerelhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.