HEDEF: TÜRKİYE
İsrail – ABD Ortaklığı: Yeni Sîstem Savaşın Taşeronları
{13 Haziran 2025}
ABD ve Batı’nın ileri Karakolu, İslâm Coğrafyasındaki Çıbanbaşı İsrail ve düşman olarak lânse edilen İran gerçeği.
İsrail-ABD Ortaklığının Ortadoğu Stratejisi ve Türkiye’nin Jeopolitik Konumu Üzerinden Okunması göz ardı edilemez.
Yıllardır, bıkmadan, ûsânmadan yazdım, yazmaya da devâm edeceğim.
Batı’nın yegâne HEDEFİ, Düşman ülkesi TÜRKİYE!
Bu makalede, İsrail ile Amerika Birleşik Devletleri’nin Ortadoğu’daki stratejik iş birliği çerçevesinde yürüttükleri askerî ve sîyâsîoperasyonların sâdece ve görünür olarak, doğrudan hedef alınan ülkelerle sınırlı olmadığı; bu eylemlerin genişleyen HEDEF alanı kesinlikle TÜRKİYE olduğu âsla ve kât’a göz ardı edilmemelidir.
Özellikle Filistin-Gazze hâttındaki askerî saldırılar, bir yıkım politikası olmanın ötesinde, bölgesel güç dengelerini yeniden inşâ etme, yânî , YENİ DÜNYA DÜZENİ oluşturma amacı taşıyan çok katmanlı bir stratejinin parçası olduğu bilinmelidir.
Bu bağlamda Türkiye, târîhsel, jeopolitik, ekonomik ve kültürel yönleriyle bu denklemde özel bir konumda yer almakta ve Şimdilik, doğrudan HEDEF alınmasa da stratejik çevreleme ve zâyıflatma, ekonomik kriz oluşturma operasyonlarının merkezine oturtulmaktadır.
Orta Doğu, kime göre Ortanın Doğusu
Ortadoğu coğrafyası, dolayısıyla da Osmanlı Devleti’nin bâkîyesî olan Türkiye, târîh boyunca küresel güç mücâdelelerinin en sıcak sâhnelerinden biri oldurulmuştur. Asimetrik saldırıların ve mücâdelelerin son 50 yıllık seyrine bakıldığında, özellikle İsrail-ABD ekseninde yürütülen politikaların sâdece belirli âktörleri değil, geniş çaplı sistemsel bir dönüşümü, bölüşümü hedefledikleri görülmektedir. Bu sîstemin merkezinde ise Türkiye’nin ve Türkiye’nin etrâfında kenetlenebilecekîhtîmâlî olan bölgesel güç potansiyeline sahip ülkelerin de konumlandırılmaları büyük önem taşımaktadır.
İsrail-ABD Ortaklığı: Yeni Sîstem Savaşın Taşeronları
Amerika Birleşik Devletleri’nin, kuruluşundan îtîbâren, Ortadoğu politikası uzun süredir İsrail’in güvenliği ve bölgesel çıkarları üzerinden şekillenmektedir. Bu stratejik ortaklık, askerî teknoloji transferinden siyasi destek pâketlerine, ekonomik yardımlardan medîâ güdümüne kadar çok boyutlu bir yapıdadır. İsrail, bu ortaklık sâyesinde sâdece kendi güvenliğini değil, aynı zâmânda bölgesel liderlik îddîâsını da pekiştirmektedir.
Âncâkbu saldırı ve yayılma politikası yalnızca düşman îlânedilen yapıların yok edilmesiyle sınırlı değildir. Âsıl hedef, bölgesel güç boşluğunu uzun vâ’dede kendi lehlerine kalıcılaştırmak, potansiyel tehdit olabilecek ülkeleri çevreleyerek kontrol altına almak istenilmesidir
Türkiye Neden Hedef?
- Jeopolitik Açıdan
Türkiye, Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan, aynı ânda Karadeniz, Akdeniz ve Orta Doğu’nun merkezinde konumlanmış olan stratejik bir merkezdir. Enerji hâtlarının geçiş noktası, lojistik koridorların kavşağı ve askerî güzergâhların kritik kilidi konumundadır. ABD-İsrail ortaklığının enerjiye, deniz tîcâretîne ve stratejik hava üslerine hâkîmiyetçâbâları, ekonomik büyümesi gibi değişen ve gelişen alternâtîfler Türkiye’nin bu konumunu doğrudan stratejik bir risk haline getirmektedir.
- Târîhsel ve Kültürel Etkiler
Türkiye, Osmanlı Devleti Bâkîyesi olması dolayısıyla ve İslâm Dünyasında târîhsel liderlik geleneğini taşıyan nâdîr ülkedir. Bugün Filistin dâ’vâsı başta olmak üzere, İslâm coğrafyasının birçok mes’elesi karşısında kamuoyu düzeyinde gösterdiği duyârlılık, Türkiye’yi bu eksenin gözünde bir “DÜŞÜNSEL TEHDİT”hâline getirmektedir. Çünkü Türkiye’nin sâdece sîyâsî değil, âhlâkî liderlik îddîâsınınvarlığı ve gerçekliliği de bulunmaktadır.
- Ekonomik ve Enerji Perspektifi
Doğu Akdeniz’ in stratejik konumu ve bâğrında beslediği doğalgaz rezervleri, Türkiye’nin uluslararası enerji projelerinde oynayabileceği merkez rolü, Batı’nın kontrolündeki enerji düzeni için bir rîsk olarak algılanmaktadır. ABD ve İsrail (hâttakî NATO), bu bölgede Türkiye’yi dışlayarak Yunanistan, Güney Kıbrıs ve Mısır üzerinden âlternâtîfittîfâklar kurma yoluna sürükleyegelmiştir.
- Yumuşak Güç Unsurları ve Algı Operasyonları
Son yıllarda Türkiye’nin medîâ, kültür ve âkâdemi gibi âlânlardaki etkisi, dış müdâhâle stratejilerinde beklenmedik ve yeni bir cephe doğurmuştur. İsrail-ABD ortaklığının küresel medîâ ağları, dijital plâtformlar ve sosyal medîâ algoritmaları üzerinden Türkiye karşıtı algı üretmeleri dîkkât çekici şekilde kendini göstermektedir. Bu algı ve manipülasyon mühendisliği çalışmaları ile Türkiye, sürekli OLARAK OTORÎTER, ÎSTÎKRÂRSIZ veya YALNIZ bir ülke olarak resmedilmeye çalışılmaktadır ve ne yazıktır ki; içerideki mûhâlefet, dâhîlîembeddedleri gibi grupları da dış politikada kullanışlı figürler hâline getirebilmektedirler.
İsrail Vâhşeti Güvenliği ile Âlâkalı Değildir
Yukarıdan itibaren özetlemeye çalıştığımız konular ve mes’eleler üzerinden de ânlâşılacağı üzere; İsrail-ABD ortaklığının Ortadoğu’daki saldırıları ve askeri faaliyetleri, sadece güvenlik politikalarıyla açıklanamayacak kadar derinliklidir.
ABD-İsrail (İran) ortak yapımı ki, geçmişin Sykes-Picot plânlaması benzeri, bu Âsîmetrik ve stratejik saldırılar, çok daha büyük ve uzun vâ’deli bir stratejinin uzantısıdır: İran_Irak savaşı ile başlayan, 11Eylül 2001 DTM’lerin vurulmasıyla level atlatılan sistematik saldırılarla, bölgesel liderlik potansiyeli taşıyan ülkeleri zâyıflâtmak, bölgeyi tâmâmen Batı çıkarlarına uygun biçimde yeniden yapılandırmak ve son Hedef (düşman ülke) Türkiye’nin yalnızlaştırılması üzerine plânlarını idâme ettirmeye devâm etmektedirler..
Türkiye bu denklemde, şimdilik,“DOĞRUDAN VURULMASA DA” HEDEF ÜLKE olma konumundan çıkartılmamaktadır.
Bu nedenle, Türkiye’nin iç sîyâsetinde yaşanan her kırılma, dışarıdaki bu plânın başarı îhtîmâlîni çok daha fâzlâ arttırmaktadır. Âynı şekilde, toplumsal bilinç ve birlik şûûru, bu sinsîkûşâtmayı ve plânlamalarıbertârâf edebilecek en güçlü direnç noktasıdır.