Mustafa Baygın
Köşe Yazarı
Mustafa Baygın
 

Değişmez Hedef! Türkiye ve İslâm

Değişmez Hedef! Türkiye ve İslâm  Lâkin ne hikmetse, Siyonun Ehl-î Sâlîp’inin Terörist ve Hâydut Devletleri ile embeddedleri ve dâhîlî bedhâhlarının hemen hepsinin bahaneleri Başkan Recep Tayyip Erdoğan! Tarihler 18 Ağu 2015’i gösterdiğinde yayınladığım, “Çok Oluyorsun(!) Recep Tayyip Erdoğan” başlıklı mâkâlem bu gün daha da belirginleşmiş olarak hayat bulmaktadır.   Türkiye, o günkü yazımızda, ‘dört bir taraftan, hatta içeriden ve dışarıdan yüreklerin yandığı, kanların döküldüğü, siyasi liderlerin terör örgütleri üzerinden bâhânelerle birbirilerine saldırmaya çalıştığı ülke haline dönüştürülmeye çalışılıyor’ demiştik ancak bugün gelinen nokta da 77 düvel topu birden Türkiye’yi, denizden, karadan, havadan, içeriden, dışarıdan, siyasî, ekonomik, içtimâî, âhlâkî, külütrel değerler üzerinden saldırılar artarak devam ediyor. O makalemizde yazdığımız ve uyardığımız, “Siyaset öyle bir hal aldırılıyor ki, adeta kavga sadece ve sadece Seçilmiş Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan üzerinden yürütülmeye çalışılıyor” dememiz üzerinden 6 yıla yakın zaman geçtiği halde bu saldırıda eksilme değil âksine sayılarını arttırarak, topyekûn saldırıya geçtiler. İçeriden dışarıya servis edilen (mediâtik) bilgiler, yeniden içeride, can acıtacak derecede alıcı buluyor! Her biri kelli ferli, ülke yönetmeye talip, bilgili, kültürlü, koca koca insanlar kendi ülkesinin Anayasa’sından habersizmiş gibi davranıyor, konuşuyor, kamuoyunda algı oluşturmaya yönelik yayınlar yapılmasına zemin hazırlıyorlar, destek veriyorlar. İçeride olan biteni dışarıda, Türkiye düşmanı veya üzerinde emelleri olanların basını tarafından haberleştiriliyor, sonrada bundan ilk defa haberdar oluyor muş gibi davranan bazı gazeteci ve yorumcular bunları Türkiye kamuoyuna servis ediyorlar.   Ülkeyi Kaosa Sürükleyen(!) Erdoğan ‘Sen neymişsin be REİS!’ (BAŞKAN) Ülke içinde, yerel veya genel seçim yapılacak oluyor, ‘Cumhurbaşkanı konuşmasın, karışmasın, müdâhil olmasın, kapıları kapatsın memleketten bî haber, torun torbayla oynayıp, yaşasın’ diyorlar. Ancak, dışarıda, Türkiye ve İslâm’ı hedeflerine oturtanlar seçim yapıyor, hepsi birden, kendi ülkelerindeki seçimlerini, Türkiye’nin Seçilmiş Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan üzerinde yürütüyorlar da, iç siyâsete karışmasın diye diklenenlerden, dışarıda saçim malzemesi yapanlara tek bir itirâzî lâf edilmiyor, ne kadar garip değil mi? Sanki içeriden ve dışarıdan birbirlerini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı blok oluşturmuş “DOSTLAR” birliği zannedersiniz! Sahi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan niye çok oluyor, bakalım mı? Suçu, Siyonun Ehl-î Sâlîp’inin Terörist ve Hâydut Devletleri ile embeddedleri ve dâhîlî bedhâhlarının plânlarına çomak sokmak! Türkiye Başbakanı ve son olarakta Seçilmiş Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, birilerinin değil, çok ulusluların güdümündeki hemen herkesin tekerine çomak soktu. Örnekle başlayalım mı? 2014 yılının Mart ayının son haftalarında, mahalli seçimlerden hem de, hemen öncesinde neler denmiştir; İsrail eski dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tzipi Livni Türkiye aleyhinde ne söylüyordu; “Türkiye’yi kaybetmek üzereyiz. Erdoğan’a bir bedel ödetmeli” diyerek adetâ tehdit savuruyordu. Bu sözler çok şey anlatmaya yetmiyor mu? Ancak buna rağmen, içeriden, sözde ülke yönetmeye tâlîp olan siyâsilerden, Livni Teröristine tek lâf eden, hâd bildiren oldu mu? HAYIR! REİS, (onlara göre) durup dururken 3-4 çocuktan bahsetmeye, adetâ yeni evlilerden sözlü tââhhüt almaya başladı, kudurdular ve “Kim ne kadar isterse o kadar çocuk yapsın” demeye başladılar! Yıllardır Türkiye’nin, özellikle iç Anadolu ve sahil kentlerde nüfûs plânlaması adı altında ülke nüfûsunun azaltılması, artış oranının 1,6’ların altına indirilmesi için çok büyük ve özverili çalışmalarda bulunanların plânlarını bozmaya ne hakkın vardı? Onlar ki, çok öncelerden plânladıkları ve belirledikleri takvim işleyişine göre sürdürdükleri plânları vardı. Türkiye’nin nüfus artışı düşecek, kültür ayrışması, yozlaşması başlayacak, insanları yaşlanacak, herkeste geçim korkusu olacak, sonrada istedikleri gibi tüketim toplumu haline gelenleri yöneteceklerdi. Bu projelerini bozmak, Başkan Recep Tayyip Erdoğan senin hâddine(!) miydi? İşte SENİ böyle HADEFE OTURTURLAR! Türkiye sürekli emir alınarak yönettirilmeye çalışılmış, adetâ içişleri Almanya’dan, ekonomisi Amerika’dan, Dışişleri İngiltere’den yönetiliyordu. Siz hangi hakla(!) emir almaktan vazgeçip ülkenin bağımsız olduğunu haykırdınız, emir almaktan, emir verme konumuna gelen bir Türkiye’yi özüne döndürdünüz! Uyuyan devi uyandırdınız! Aralık 99’da Türkiye Başbakan Yardımcısı (ki yakın günlerde toprak altına göçtü gitti), “Avrupa Birliği’ne üyeliğimize giden yolun Diyarbakır’dan geçtiğine inanıyorum” diyordu, siz ise bu yolun Ankara’da, muhatabın ise hükümet olduğunu ayan beyan deklare ettiniz, plânlarını bozdunuz. Yetmedi, devam ettiniz! Türkiye’yi adetâ eyaletlere (kantonlara- bölgelere) ayırmak isteyenlerin önüne engel olup, Türk – Kürt kardeşliğini koydunuz. Kavga değil barış, düşmanlık değil kardeşlik dediniz, bütünleşmenin yolunu açtınız.  Siyonun Ehl-î Sâlîp’inin TERÖRİST VE HAYDUT DEVLETLERİNİN yüz yıllık oyunlarını bozdunuz, yine çok(!) oldunuz! Dûyûn-û Umûmiye hazırlığı yapanlar, tamda bu işin sonuna yaklaştıklarını düşünürken karşılarına siz ve hükümetiniz çıktınız. IMF’yi de kapı dışarı ettiniz. Borç verenler(BARONLAR)ın ekmeklerini ellerinden aldınız. Yeter ama çok oldunuz demesinler mi? Yetmez dercesine, Millî Sanayiî, Millî Silah, Millî Yazılım, Millî Tank, Millî Donanma, İHA – SİHA- SİDA, Millî Uçak Gemisi, Yerli Araba, 3. Havalimanı, Marmaray, Kanal İstanbul, vs. derken en önemli konuların başında yer alan Enerji üssünün Türkiye olması için uğraş verdiniz. Çok olmadınız mı(!)? Tüm bunlar olurken, Türkiye bu coğrafyada ve dünyada “BEN DE VARIM!” dedikçe, sizi devletin başından göndermek için, önce MİT TIR’ları üzerinden, sonrada, (CHP’li Belediyeler ağaçları yerle yeksan ederken sesi çıkmayanlar) üç beş ağacı bahane edip “Gezi Olayları” üzerinden Ülkeyi karıştırmaya çalıştılar. Olmadı, geçmişte bankaların hortumlanmasına, vatandaşın fakirleştirilmesine seyirci kalanlar, sözde yolsuzluk iddiâları ve 4 bakan üzerinden size yüklenmeye çalıştılar. 17 -25 Aralık, Âdâletin bazı temsilcileri kullanılarak, adetâ size karşı sivil darbeye kalkıştılar, Râbbînin muhâfâzası, Milletin dirâyeti ile çanaklarının ve dizlerinin üzerlerine çöktüler! Siz çok oluyorsunuz minvâllî olan ve de hiç bitmeyen, “anayasal sınırlarında Hareket Etsin” diyenler seslerini her gün biraz daha yükselterek,  adetâ, iç sesleri ile “siz milletin gönlünden çıkıp geldiniz, milletin gönlünden dışarı çıkmayın.” Gür sedâ ile de,” Siz milletin önüne, karşısına çıkmayın, konuşmayın, hizmet etmeyin!” demeye çalışarak kendi meşruiyetlerini(!) gizlemek için sizin tartışılmaz meşrûiyetinizi tartış(tır)maya çalıştılar, çalışıyorlar, çatlayıncaya kadar da çalışacaklarıdır! Yeter artık çok oldunuz! Şimdi de, geçmişlerin hastalığı depreşmişçesine, Erken Seçimi gündeme taşımaya kalkışıyorlar. Yıllar önce, HDP üzerinden yeni bir senaryo geliştirip, “Ey Cumhurbaşkanı! Siz ülkenin hükümetsiz kalmasına razı olup, ülkeyi yeni bir seçime götürmek isteyerek, aslında HDP’nin Meclise girmesine tâhâmmül edemediniz. Siz Başkan olamadığınız için ülkeyi yeniden seçime götürmek istiyorsunuz. O hâlde buyurun, HDP olası erken seçimde, sandıkları boykot ederek seçimlere katılmayacaktır. Sizde HDP’siz erken seçime milleti götürün!” diyebilecek formüller arayıp durmuşlardı! Neden mi? Bunu yaparak dâhîlî ve hârîcî bedhâhlârın harekete geçip, “Ey Cumhurbaşkanı! HDP’siz seçime gitmek, Millî İrâdeyi meclise yansıtmamak olacaktır! Bunun hesabını veremezsiniz!” diyecek ve ülkeyi kaosa çekmek için, ekonomi, terör dâhil her yolu deneyeceklerdi, yemedi, tutmadı! Bu günde Ekonomi, dışişleri üzerinden hâlen plân üzerine plân kurmaya kalkışıyorlar! Ekonomiyi, istedikleri gibi yönettiremeyen diyen, Siyonun Ehl-î Sâlîp’inin Terörist ve Hâydut Devletleri ile embeddedleri ve dâhîlî bedhâhları, Merkez Bankası Başkanlığı görevine Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı yapan Naci Ağbal’ın getirilmesinin hemen akabinde, Uzun süredir itibâr sûikâstine tâbi tuttukları Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak üzerinden 2 gündür saldırılarını yoğunlaştırdılar! Ülkenin Büyümemesi, ilerlememesi, küçük olsun benim olsun diyenler için “Çok Ol(m)uyor(mu)sunuz(!) Sayın Başkan Recep Tayyip Erdoğan?   Sözlerin Üstâdından: Gözleri kör olan birisine doğanın ne kadar güzel olduğunu anlatamazsınız. (Hz. Ali (kv))   Ez cümle: “Kendinizi başkalarına anlatmanıza hiç gerek yok. Herkes kimliğini cebinde, kişiliğini yüreğinde taşır.”
Ekleme Tarihi: 09 Kasım 2020 - Pazartesi
Mustafa Baygın

Değişmez Hedef! Türkiye ve İslâm

Değişmez Hedef! Türkiye ve İslâm 

Lâkin ne hikmetse, Siyonun Ehl-î Sâlîp’inin Terörist ve Hâydut Devletleri ile embeddedleri ve dâhîlî bedhâhlarının hemen hepsinin bahaneleri Başkan Recep Tayyip Erdoğan!

Tarihler 18 Ağu 2015’i gösterdiğinde yayınladığım, Çok Oluyorsun(!) Recep Tayyip Erdoğan” başlıklı mâkâlem bu gün daha da belirginleşmiş olarak hayat bulmaktadır.

 

Türkiye, o günkü yazımızda, ‘dört bir taraftan, hatta içeriden ve dışarıdan yüreklerin yandığı, kanların döküldüğü, siyasi liderlerin terör örgütleri üzerinden bâhânelerle birbirilerine saldırmaya çalıştığı ülke haline dönüştürülmeye çalışılıyor’ demiştik ancak bugün gelinen nokta da 77 düvel topu birden Türkiye’yi, denizden, karadan, havadan, içeriden, dışarıdan, siyasî, ekonomik, içtimâî, âhlâkî, külütrel değerler üzerinden saldırılar artarak devam ediyor.

O makalemizde yazdığımız ve uyardığımız, “Siyaset öyle bir hal aldırılıyor ki, adeta kavga sadece ve sadece Seçilmiş Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan üzerinden yürütülmeye çalışılıyor” dememiz üzerinden 6 yıla yakın zaman geçtiği halde bu saldırıda eksilme değil âksine sayılarını arttırarak, topyekûn saldırıya geçtiler.

İçeriden dışarıya servis edilen (mediâtik) bilgiler, yeniden içeride, can acıtacak derecede alıcı buluyor!

Her biri kelli ferli, ülke yönetmeye talip, bilgili, kültürlü, koca koca insanlar kendi ülkesinin Anayasa’sından habersizmiş gibi davranıyor, konuşuyor, kamuoyunda algı oluşturmaya yönelik yayınlar yapılmasına zemin hazırlıyorlar, destek veriyorlar.

İçeride olan biteni dışarıda, Türkiye düşmanı veya üzerinde emelleri olanların basını tarafından haberleştiriliyor, sonrada bundan ilk defa haberdar oluyor muş gibi davranan bazı gazeteci ve yorumcular bunları Türkiye kamuoyuna servis ediyorlar.

 

Ülkeyi Kaosa Sürükleyen(!) Erdoğan

‘Sen neymişsin be REİS!’ (BAŞKAN)

Ülke içinde, yerel veya genel seçim yapılacak oluyor, ‘Cumhurbaşkanı konuşmasın, karışmasın, müdâhil olmasın, kapıları kapatsın memleketten bî haber, torun torbayla oynayıp, yaşasın’ diyorlar.

Ancak, dışarıda, Türkiye ve İslâm’ı hedeflerine oturtanlar seçim yapıyor, hepsi birden, kendi ülkelerindeki seçimlerini, Türkiye’nin Seçilmiş Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan üzerinde yürütüyorlar da, iç siyâsete karışmasın diye diklenenlerden, dışarıda saçim malzemesi yapanlara tek bir itirâzî lâf edilmiyor, ne kadar garip değil mi?

Sanki içeriden ve dışarıdan birbirlerini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı blok oluşturmuş “DOSTLAR” birliği zannedersiniz!

Sahi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan niye çok oluyor, bakalım mı?

Suçu, Siyonun Ehl-î Sâlîp’inin Terörist ve Hâydut Devletleri ile embeddedleri ve dâhîlî bedhâhlarının plânlarına çomak sokmak!

Türkiye Başbakanı ve son olarakta Seçilmiş Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, birilerinin değil, çok ulusluların güdümündeki hemen herkesin tekerine çomak soktu.

Örnekle başlayalım mı? 2014 yılının Mart ayının son haftalarında, mahalli seçimlerden hem de, hemen öncesinde neler denmiştir; İsrail eski dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tzipi Livni Türkiye aleyhinde ne söylüyordu; “Türkiye’yi kaybetmek üzereyiz. Erdoğan’a bir bedel ödetmeli” diyerek adetâ tehdit savuruyordu.

Bu sözler çok şey anlatmaya yetmiyor mu?

Ancak buna rağmen, içeriden, sözde ülke yönetmeye tâlîp olan siyâsilerden, Livni Teröristine tek lâf eden, hâd bildiren oldu mu? HAYIR!

REİS, (onlara göre) durup dururken 3-4 çocuktan bahsetmeye, adetâ yeni evlilerden sözlü tââhhüt almaya başladı, kudurdular ve “Kim ne kadar isterse o kadar çocuk yapsın” demeye başladılar!

Yıllardır Türkiye’nin, özellikle iç Anadolu ve sahil kentlerde nüfûs plânlaması adı altında ülke nüfûsunun azaltılması, artış oranının 1,6’ların altına indirilmesi için çok büyük ve özverili çalışmalarda bulunanların plânlarını bozmaya ne hakkın vardı? Onlar ki, çok öncelerden plânladıkları ve belirledikleri takvim işleyişine göre sürdürdükleri plânları vardı. Türkiye’nin nüfus artışı düşecek, kültür ayrışması, yozlaşması başlayacak, insanları yaşlanacak, herkeste geçim korkusu olacak, sonrada istedikleri gibi tüketim toplumu haline gelenleri yöneteceklerdi. Bu projelerini bozmak, Başkan Recep Tayyip Erdoğan senin hâddine(!) miydi? İşte SENİ böyle HADEFE OTURTURLAR!

Türkiye sürekli emir alınarak yönettirilmeye çalışılmış, adetâ içişleri Almanya’dan, ekonomisi Amerika’dan, Dışişleri İngiltere’den yönetiliyordu. Siz hangi hakla(!) emir almaktan vazgeçip ülkenin bağımsız olduğunu haykırdınız, emir almaktan, emir verme konumuna gelen bir Türkiye’yi özüne döndürdünüz! Uyuyan devi uyandırdınız!

Aralık 99’da Türkiye Başbakan Yardımcısı (ki yakın günlerde toprak altına göçtü gitti), “Avrupa Birliği’ne üyeliğimize giden yolun Diyarbakır’dan geçtiğine inanıyorum” diyordu, siz ise bu yolun Ankara’da, muhatabın ise hükümet olduğunu ayan beyan deklare ettiniz, plânlarını bozdunuz.

Yetmedi, devam ettiniz! Türkiye’yi adetâ eyaletlere (kantonlara- bölgelere) ayırmak isteyenlerin önüne engel olup, Türk – Kürt kardeşliğini koydunuz. Kavga değil barış, düşmanlık değil kardeşlik dediniz, bütünleşmenin yolunu açtınız.  Siyonun Ehl-î Sâlîp’inin TERÖRİST VE HAYDUT DEVLETLERİNİN yüz yıllık oyunlarını bozdunuz, yine çok(!) oldunuz!

Dûyûn-û Umûmiye hazırlığı yapanlar, tamda bu işin sonuna yaklaştıklarını düşünürken karşılarına siz ve hükümetiniz çıktınız. IMF’yi de kapı dışarı ettiniz. Borç verenler(BARONLAR)ın ekmeklerini ellerinden aldınız. Yeter ama çok oldunuz demesinler mi?

Yetmez dercesine, Millî Sanayiî, Millî Silah, Millî Yazılım, Millî Tank, Millî Donanma, İHA – SİHA- SİDA, Millî Uçak Gemisi, Yerli Araba, 3. Havalimanı, Marmaray, Kanal İstanbul, vs. derken en önemli konuların başında yer alan Enerji üssünün Türkiye olması için uğraş verdiniz. Çok olmadınız mı(!)?

Tüm bunlar olurken, Türkiye bu coğrafyada ve dünyada “BEN DE VARIM!” dedikçe, sizi devletin başından göndermek için, önce MİT TIR’ları üzerinden, sonrada, (CHP’li Belediyeler ağaçları yerle yeksan ederken sesi çıkmayanlar) üç beş ağacı bahane edip “Gezi Olayları” üzerinden Ülkeyi karıştırmaya çalıştılar.

Olmadı, geçmişte bankaların hortumlanmasına, vatandaşın fakirleştirilmesine seyirci kalanlar, sözde yolsuzluk iddiâları ve 4 bakan üzerinden size yüklenmeye çalıştılar. 17 -25 Aralık, Âdâletin bazı temsilcileri kullanılarak, adetâ size karşı sivil darbeye kalkıştılar, Râbbînin muhâfâzası, Milletin dirâyeti ile çanaklarının ve dizlerinin üzerlerine çöktüler!

Siz çok oluyorsunuz minvâllî olan ve de hiç bitmeyen, “anayasal sınırlarında Hareket Etsin” diyenler seslerini her gün biraz daha yükselterek,  adetâ, iç sesleri ile “siz milletin gönlünden çıkıp geldiniz, milletin gönlünden dışarı çıkmayın.” Gür sedâ ile de,” Siz milletin önüne, karşısına çıkmayın, konuşmayın, hizmet etmeyin!” demeye çalışarak kendi meşruiyetlerini(!) gizlemek için sizin tartışılmaz meşrûiyetinizi tartış(tır)maya çalıştılar, çalışıyorlar, çatlayıncaya kadar da çalışacaklarıdır!

Yeter artık çok oldunuz!

Şimdi de, geçmişlerin hastalığı depreşmişçesine, Erken Seçimi gündeme taşımaya kalkışıyorlar.

Yıllar önce, HDP üzerinden yeni bir senaryo geliştirip, “Ey Cumhurbaşkanı! Siz ülkenin hükümetsiz kalmasına razı olup, ülkeyi yeni bir seçime götürmek isteyerek, aslında HDP’nin Meclise girmesine tâhâmmül edemediniz. Siz Başkan olamadığınız için ülkeyi yeniden seçime götürmek istiyorsunuz. O hâlde buyurun, HDP olası erken seçimde, sandıkları boykot ederek seçimlere katılmayacaktır. Sizde HDP’siz erken seçime milleti götürün!” diyebilecek formüller arayıp durmuşlardı!

Neden mi?

Bunu yaparak dâhîlî ve hârîcî bedhâhlârın harekete geçip, “Ey Cumhurbaşkanı! HDP’siz seçime gitmek, Millî İrâdeyi meclise yansıtmamak olacaktır! Bunun hesabını veremezsiniz!” diyecek ve ülkeyi kaosa çekmek için, ekonomi, terör dâhil her yolu deneyeceklerdi, yemedi, tutmadı! Bu günde Ekonomi, dışişleri üzerinden hâlen plân üzerine plân kurmaya kalkışıyorlar!

Ekonomiyi, istedikleri gibi yönettiremeyen diyen, Siyonun Ehl-î Sâlîp’inin Terörist ve Hâydut Devletleri ile embeddedleri ve dâhîlî bedhâhları, Merkez Bankası Başkanlığı görevine Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı yapan Naci Ağbal’ın getirilmesinin hemen akabinde, Uzun süredir itibâr sûikâstine tâbi tuttukları Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak üzerinden 2 gündür saldırılarını yoğunlaştırdılar!

Ülkenin Büyümemesi, ilerlememesi, küçük olsun benim olsun diyenler için “Çok Ol(m)uyor(mu)sunuz(!) Sayın Başkan Recep Tayyip Erdoğan?

 

Sözlerin Üstâdından:

  1. Gözleri kör olan birisine doğanın ne kadar güzel olduğunu anlatamazsınız. (Hz. Ali (kv))

 

Ez cümle:

“Kendinizi başkalarına anlatmanıza hiç gerek yok. Herkes kimliğini cebinde, kişiliğini yüreğinde taşır.”

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve adanayerelhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.