Cumhuriyet, ulusun egemenliğini kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı devlet biçimidir. Türk Dil Kurumu, Cumhuriyet tanımını bu şekilde yapmıştır. Ancak “Türkiye Cumhuriyeti” denildiğinde, tanımlara sığmayacak kadar yoğun bir mücadele sonrası Ulu Önder Atatürk’ün Türkiye için en doğru yönetim biçiminin Cumhuriyet olduğunu 1923 yılında ilan etmesiyle birlikte, ulusun egemenliğini ve yaşanan egemenlik mücadelesini taçlandıran bir millî bağımsızlıktan söz edebiliriz.
Cumhuriyet’in temeli, milletin egemenliği kendi ellerinde tutabilme gücüdür. Belirli zamanlarda, belirli süreler boyunca halk tarafından seçilen milletvekilleri aracılığıyla bu şanlı yönetim biçimimizi bu pazar itibariyle 100. yılına ulaştırmış olacağız.
Tüm hafta boyunca evlerin balkonlarını, pencerelerini ve pek çok iş yerini süslemiş olan şanlı bayrağımızın altında, yurdun her köşesinden saygıyla, minnetle ve özlemle başta Ulu Önder Atatürk’ü olmak üzere, yurdumuza bağımsızlık kazandıran tüm şehitlerimizi de bir kez daha sonsuz bir şükranla anmış olacağız.
Peki, yönetim biçimimiz Cumhuriyet olmasaydı neler olabilirdi hiç düşündünüz mü? Tarihte denenen ve çöküşe neden olan birden çok rejimden bahsedilebilir. Bunu daha kolay anlayabilmek için isterseniz tam tersi düşünerek Cumhuriyet’in sağladığı Anayasal haklarımızı ele alalım.
Cumhuriyet, her şeyden önden kişilerin yaşam ve kişi dokunulmazlığı haklarını güvence altına alan bir yönetim biçimidir. Yani Cumhuriyet’in temelinde halkın kendi yöneticilerini kendi seçme hakkının yanı sıra; yaşama hakkı, kişi hürriyeti ve güvenliği gibi pek çok temel yaşam haklarından bahsetmek mümkün. Ayrıca Cumhuriyet ile birlikte kazanılan Anayasal haklar arasında; özel hayatın gizliliği ve korunması, yerleşme ve seyahat hürriyetinin yanı sıra din ve vicdan hürriyeti de kazanılmıştır.
Bunlarla birlikte; düşünce ve kanaat hürriyeti, bilim ve sanat hürriyeti, basın ve yayınla ilgili hürriyetler, toplantı hak ve hürriyeti, mülkiyet hakkı, hak arama hürriyeti ve temel hak ve hürriyetlerin korunması ayrıcalıkları da yine Cumhuriyet’in sağladığı Anayasal haklarımızdandır. Yani Cumhuriyet olmasaydı, bırakın seçme seçilme hakkını, kendi kişilik haklarımızı dahi elde edemeyecektik.
O yüzden, “Cumhuriyet olmasaydı ne olurdu?” sorusunun cevabı son derece karanlık sonuçları getiriyor zihinlere. Ancak her şeyden önce zorlu mücadele yıllarımızın ardından 1923 yılında Ulu Önder Atatürk tarafından armağan edilen Cumhuriyet, bir tanımdan çok daha fazlası demektir bizim için. Cumhuriyet, özgürlüktür, bağımsızlıktır, yıllarca verilen zorlu mücadelelerin Türk milleti adına sağlanmış en değerli biçimiyle taçlanmış olan büyük bir zaferdir.
Unutulmamalıdır ki Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi; “Egemenlik, kayıtsız, şartsız milletindir!” Nice 100 yıllara Türkiye Cumhuriyeti, bağımsızlık savaşlarımız sonunda Cumhuriyet’le taçlanan mücadelemiz ve bitmeyecek milli ruhumuzla; “Ne Mutlu Türküm Diyene!”