İklim Kanunu" Meclis'ten geçti
İklim Kanunu" Meclis'ten geçti
"İklim Kanunu" Meclis'ten geçti: Kanun ile Toplum ve Doğa Yararına Politikalar Değil, Emisyon Ticareti Sistemi Düzenlendi
"İklim Kanunu" Meclis'ten geçti: Kanun ile Toplum ve Doğa Yararına Politikalar Değil, Emisyon Ticareti Sistemi Düzenlendi
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda kabul edilen İklim Kanunu, her geçen gün daha fazla iklimin ısınmasına karşı adil ve etkili bir mücadele aracı olmaması uzak kaldı. TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, toplum ve doğa politikalarına ilişkin politikalar içermesi gereken yasaya ilişkin "TBMM'den geçen İklim Kanunu ile kayıplar doğa ve insan oldu. Bu kanun, nüfus ve doğayı değil, emisyon ticaretini görünürleştirdi." dedi.
Türkiye'nin ilk "İklim Kanunu"nun içerdiği teklifler, şubat sırasında komisyondan toplanmak üzere Meclis'e sunulduktan sonra nisan yerinde geri çekildi; daha uygun ve şeffaf bir sürecin işletileceği vaadi ile yeni kurulacak bir komisyonun kamuya açıklanacağı duyurulmuştu. Ancak toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren bu kritik yasal düzenleme süreci için verilen hizmetlik sözü tutulmadı. İklim alanında çalışan sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler ve konu başlıkları süresince anlamlı bir biçimde dâhilinden teklifler, hazır bulunanlar Meclis Genel Kurul toplantılarına doğrudan götürüldü.
2 - 3 Temmuz tarihlerinde TBMM Genel Kurulu'nda görüşülen ve kabul edilen kanun, iklim ısısına karşı sera gazı azaltım ve uyum politikalarını değiştirmekten ziyade, temiz havayı alınıp satılabilen bir meta haline gelen Emisyon Ticaret Sistemi'ni (ETS) yasal zemine oturtmayı haline getirmek için yükseltildi. Bu sistemle şirketlere yeni kazanç alanları açılırken, toplumsal adalet ve iklim adaleti hedefi geri planda tutuldu.
TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, yaşamın bir "İklim Kanunu" değil, bir "Emisyon Ticaret Sistemi" ile gösterilenna işaret ederek, "Toplumun ve doğanın değiştiğine kritik bir yaşama hazırlık süreci, ne yazık ki ki günler ve bir süreç işletilmedi. şeklinde konuştu.
Paris transferi ve standart gerçekler gözetilmedi
Kanunun bu hali ile bilimsel gerçekleri gözetmediğine dikkat edilmesi gereken Ataç, "Bu yaklaşım, Paris dağıtımı'nın ruhuyla da ihlal edilmektedir. Paris transferi ile kaydedilmiş, küresel sıcaklık artışını 1,5°C ile sınırlamama hedefi, Türkiye'nin de tarafın olduğu en önemli tutarlılıklardan biridir. Ancak, kabul edilen İklim Kanunu'nda bu kritik hedef açık bir şekilde yerdi; 2053 yılı net hız dahi bir hüküm olarak tanımlanmadı." dedi. Dünya çapında birçok iklim kanununun, bu tür hedefi açık, net ve denetlenebilir biçimde etkileyebileceğini, Türkiye'nin İklim Kanunu'nun ise bu kapsamlı genel gerçeklerle ve taraf olduğu uluslararası anlaşmalarla ihlal edildiğini belirtti.
Fosil yakıtlardan çıkış ve adil geçiş yok sayıldı
Yasanın en boşanma eksikliklerinden bir diğer fosil yakıtlardan çıkışa dair net bir yol haritasının sunulmaması oldu. Oysa insan faaliyetleriyle birlikte olumsuz etkiler gitgide artan iklim sıcaklıklarına karşı etkin mücadele, fosil yakıtın kapanması olarak kapanmanı zorunlu kılıyor.
Ayrıca iklim krizi ile toplumdaki sosyal eşitsizlikler derinleşirken; Kadınlar, çocuklar, çiftçiler, emekçiler ve zayıflar gibi en kırılganlığın korunmasının hayati önemi taşıyor. Ne yazık ki kanunda bu sonuca yönelik de somut bir güvence bulunmuyor.
Tüm bunların yanında, ETS gelirlerinden sadece yüzde 10'unun herkesin geride bırakmayacağı, başta işçiler, aileleri ve bölgesel üyelerini kapsayan adil geçiş uygulamalarına ayrılması ise kanunun yurttaşları değil sermayeyi parlaklığını açık bir şekilde gösteriyor.
Tüm bu düzenlemelerin doğayı ve verimliliği korumak için oldukça yetersiz olanları vurgulayan Ataç, "İklim krizinin olumsuz etkilerine karşı atılması gereken adımlar, genel gerçeklerle uyumlu ve tüm bölümlerin tüm ihtiyaçlarının gözeten bir tedavila şekillenmeli. İklim Kanunu ise fosil yakıtlardan çıkış ve adil geçiş gibi hayati konuları gözetmiyor. şeklinde konuştu.
"İklim Kanunu ile kaybedenler doğa ve insan oldu"
TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, daha yaşanabilir bir gelecek için tüm doğal varlıklarımızın korunmasının ve kamunun her şeyin önünde kırılmanın şartı olduğunu vurgulayarak faaliyet gösterdiğini söyledi:
"İklim Kanunu ile kaybedilen doğa ve insan oldu. TEMA Vakfı olarak bu kanunun, doğayı ve finansal bakım adımları içermediğini, temele dayanmayan, genel olmayan ve toplumsal sağlık politikalarıni göz ardı eden bir yıkım olduğunu düşünüyorsanız. Bu şekilde kanun, Türkiye'nin iklim patlamasını engelleme riskini taşır. Beklentimiz, bu büyük eksikleri barındıran kanunun, daha fazla zarara yol açmadan Anayasa Mahkemesi'nden harcanmasıdır."
Biliyorsun, Sorumlusun! TEMA Vakfı
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.