Değerli okurlarım her yıl olduğu gibi bu yıl da mayıs ayının ikinci haftası pazar günü "Anneler Günü" olarak kutlanmakta. Hatta annelerimize teşekkür etmek için de küçük bir gün diyebiliriz. Birçoğumuzun da her yıl tekrar tekrar söylediği gibi sadece bir gün değil hergün annelerimize kıymet verelim. Onlara her gün hediye veremesek bile en azından her gün değer verelim! Çünkü annelik zor zanaat olduğu kadar da dünyada yaşanabilecek ender mutlulukların ilk sırasında yer alır…
Anne kimdir?
Her doğuran kadın anne midir?
Anne nasıl olmalı?
Doğuran mı annedir yoksa büyüten mi?
Annelik ömür boyu mu?
Şimdi sizlere hem bu soruların yanıtını vermek istiyorum kıymetli okurlarım hem de anneliği ayrıntılı bir şekilde anlatmak istiyorum. Ancak kelimelerin elverdiği ölçüde bir anlatım olacak bu ki bildiğiniz gibi, anneliğin tarifini yapmak o kadar da kolay değildir…
Annelik bir ömür boyu devam eden en kutsal görevdir denilse bile, benim için annelik, Allah’ın bir hediyesidir okurlarım. Allah’ın göbek bağıyla başlattığı ve bir ömür boyu gizli bir bağla devam eden kenetlenmedir annelik…
Derler ya doğurmakla mı anne olunur yoksa büyütmekle mi diye! Bana kalırsa hem doğuran anadır hem de büyüten derim. Hamileliğim oldukça zorlu bir süreçti. Hemen hemen her gün baş dönmesi ve bulantılı günler olmasına rağmen kızımın bedenimdeki ilk hareketleri, birlikte nefes almamız, aynı bedeni paylaşmamız bir mucize ve her günüm takdire şayandır. Çünkü ben anneyim…
Kıymetli okurlarım,anne; hiçbir zaman acemi ya da bilgisiz değildir. Bebeğini kucağına aldığı ilk andan itibaren, bebeği için en doğrusunu bilen kişi, sadece annesidir. Çünkü bebek ve anne arasında, daha karnındayken oluşan bağ, şüphesiz ki tüm acemilikleri de alır götürür. Onun için yok efendim ben üç çocuk büyüttüm, analığı en iyi ben bilirim ya da ana dediğin emzirir (!) Yok efendim, ben ayaklarımla sallayarak uyuttum, sen de öyle yap (!) Şöyle ana olunur, böyle ana olunur gibi tüm sözler emin olun kocaman birer safsata ve yeni anne olmuş kadın için de sadece sinek vızıltısı değerinde olmalıdır. Çünkü duyuyorum ve görüyorum ki çoğu yeni annelerin, çevrelerinden duyduğu pek çok sözüm ona annelik yaklaşımları için edilen sözler, onların bu en özel anlarına gölge düşüren ve birer mutsuzluk tohumu serpen cinsten de olabiliyor. Bunlara fırsat vermemek adına da tabir-i caizse “sinek vızıltısı” olarak kabul etmekte ve duymamakta fayda var! Ana nasıl olmalıdır; sadece evladını sevip onun yanında olması, evladının bakışlarından onun neye ihtiyacı olduğunu anlayıp ona göre davranması ve ihtiyaçlarını gözlerinden dahi anlayıp tüm ihtiyaçlarını yerine getirmesidir! Temel ihtiyaçlarının yanında; sevgi, ilgi, şefkat ve ruhsal doyum için de annenin önemi ve varlığı kesinlikle yadsınamaz! Çünkü bir çocuk için zihinde kalan sadece mutlu günler olacaktır. O mutluluğun da mimarı, annedir!
Kıymetli okurlarım çocukken anneme sorardım, anneler gününde ne hediyesi alayım sana, diye. Annem de hep sizin varlığınız hediye bana, derdi. Anlamını anne olunca anladım. Hatırlanmak, değerli hissettirmek de eminim en güzel hediyedir.
Rabbim diyor ki Cennet anaların ayaklarının altındadır. Demek ki anne olabilen her kadına ne mutlu. Anne olabilene demek istiyorum çünkü her kadın dünyaya evlat getirse bile anne olamıyor. Doğurmadan anne olan hanımlara da selam olsun demek istiyorum.
Başta kıymetli annemin ve ablam Safiye YILMAZER URUK, Kudret YILMAZER' in ve tüm ana olabilen annelerin anneler gününü en içten dileklerimle kutluyorum.
Vee beni anne yapan, biricik kızımYeldoşumun da tabii ki…
Sevgiyle kalın, hoş kalın…