Yenidoğan zayıf motor koordinasyonuna sahiptir ve büyük zorlukla hareket edebilir.
Rahatsızlandığında ağlamasına rağmen diğer sesleri nadiren çıkarır diyebiliriz. Günde
yaklaşık 16-17 saat uyurlar. Bebekle açıkça bir iletişim probleminiz olur. Bebeklerin
algılamasını incelemek öyle kolay bir iş değildir. Yenidoğanların sınırlı iletişim yetenekleri ve
gördükleri, duydukları, kokladıkları vb. konularda ifade edemeyişleri üzerinde onları
incelememiz oldukça güçtür. Bir gün onu dikkatlice gözlerken ilginç bir keşifte
bulunabilirsiniz. Bir nesneyi onun görebileceği bir yerde yatay vaziyette hareket
ettirdiğinizde, gözlerinin o nesneyi takip ettiğini keşfedersiniz. Baş hareketi en azından bir
görüşü olduğunun göstergesidir. Böylece aslında sizin yaptığınız şey, bebeklerin görsel
algılamasını öğrenmek için tasarım teknikleri ile alakalı bir araştırmacının yaptığı iştir.
Yenidoğanın 5 duyusu vardır:
Görme: Sakin ve uykusunu almış bir yenidoğan 7-8 santimetre uzaktaki nesneleri gözleri ile
takip edebilir. Görsel olarak en çok sevdiği insan yüzlerini, yavaşça hareket eden nesneleri,
karmaşık yapıya sahip nesneleri ve özellikle de parlak ve canlı renkli nesneleri tercih ederler.
İşitme: Zamanında doğan bir bebek duyma ve sese tepki verme kabiliyetine sahiptir.
Özellikle kadın seslerine daha çok yanıt verdikleri yapılan araştırmaların sonucudur. Bebek
henüz annesinin karnındayken onun kalp atışlarını, hem annesinin hem de babasının sesini ve
çevreden gelen sesleri algılar ve belleğinde depolar. Belleğindeki bu sesleri tekrar
duyduğunda bu sesler, yüksek volümlü olmamak koşuluyla onun üzerinde sakinleştirici etki
yaratabilir.
Koku ve tad alma duyusu:
Yenidoğanların koku ve tad alma duyuları oldukça gelişmiştir. Yaşamın ilk haftasından
itibaren kokular arasındaki farklılıkları ayırt etmeye başlarlar. Yeni doğmuş bir bebek kendi
annesinin sütünün kokusuyla başka bir annenin sütünün kokusunu birbirinden kolaylıkla ayırt
edebilir.
Dokunma duyusu:
Yenidoğan bebekler dokunulmaktan, okşanmaktan, sallanılmaktan, öpülmekten, kucağa
alınmaktan çok hoşlanırlar. Anne veya babalarının kucakları onların en sevdikleri yerdir ve
burada yatarlarken vücutlarına onlara ayrılan yerin şeklini vererek adeta bir yuva kurarlar ve
kendi alanlarını genişletmek için çalışırlar diyebiliriz.
Uzman Psikolog Feyza TAN