“Niçin kaçıyorsunuz?                 Efendim, düşman!                 Nerede?                 İşte! diye 261 rakımlı tepeyi gösterdiler.                 Düşmandan kaçılmaz!                 Cephanemiz kalmadı!                 Cephaneniz yoksa süngünüz var!                 Süngü tak! Yere yat!” / Yarbay Mustafa Kemal (Atatürk)’ün 27. Piyade Alayından geri çekilen askerlere verdiği emir.   “Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum" /Mustafa Kemal ATATÜRK Değerli okurlarım 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi... Anlatılmasının dahi güç olduğu savaş; Çanakkale Savaşı... Peki nedir Çanakkale Savaşı? Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı sırasında İtilaf Devletlerine karşı yaptığı savaş. İtilaf devletleri ve sömürgesi altında olan birçok ülkeyle yapıldığı savaştır.  Şehadet şerbetini içebilmek, düşmanları yurdumuzdan uzaklaştırmak için 15 yaşındaki gençlerin gözünü kırpmadan yaptığı savaştır… “Tokatlı Kınalı Ali'yi" hiç duydunuz mu kıymetli okurlarım? Çanakkale Savaşı sırasında vatani görevini yapmak için askere giden Tokatlı Kınalı Ali… Anne ocağından ayrılmadan bir gün önce annesi Ali'nin saçına kına yakar ve cepheye Ali'yi kınalı saçla gönderir. Askerde herkes güler ve bunun üstüne Ali annesine mektup yazar. Anne kardeşimi de askere gönderirken saçına kına yakma, herkes bana güldü, ona da gülmesinler, der. Annesi ise mektuba şöyle cevap verir; bizim buralarda üç kişiye kına yakılır oğlum, der. Birincisi Allah’a kurban etmek için kurbanlık koyunlara kına yakılır, ikincisi evlenen kızlara, kocasına ve evlatlarına kurban olsun diye de kına yakılır. Üçüncüsü ise askere giden erkek evlatları vatana kurban olsun diye de kına yakılır. Ben seni vatana kurban ettim oğlum ve bunun için saçına kına yaktım, der. Annenin evladını vatana kurban ettiği savaştır Çanakkale Savaşı! “Çanakkale içinde vurdular beni, Ölmeden mezara koydular beni.” Hiç düşündünüz mü; “ölmeden mezara girmek” nedir?  Sıhhiye çadırına gelen Mehmetçikler… Dr. Tarık Nusret'i peki, hiç duydunuz mu? Savaş sırasında sargı bezi, ağrı kesiciler, morfin gibi birçok tıbbi malzemelerimiz maalesef sayılı kalmıştı. Çanakkale cephesinde görev yapan Doktor Tarık Nusret ise gelen askerlerin yüzüne bakmadan yaralarını teşhis ederdi. Yarası derin olmayan askeri öncelikli olarak tedavi ederdi. Askerlerin yüzüne bakmadan yaralarına bakarmış ki ayrım olmasın diye. Savaş sırasında gelen yarası ağır olan bir askere ise diğerlerine yaptığı gibi morfin yetersiz olduğundan tedavi yapamadan gönderirken gönderilen ağır yaralı asker doktora,“Baba!” diye seslenmişti. Bunun üzerine Doktor Tarık Nusret, diğer ağır yaralı askerlere yaptığı gibi, oğluna dahi tedavi yapamamıştı. Çünkü kurtulması mümkün olan daha az yaralı askerleri öncelik tutuyordu. Anlıyoruz ki; babanın, öz oğlunu doktor olmasına rağmen ağır yaralı olduğu için tedavi edemediği savaştır Çanakkale Savaşı... “Komutanım silahım ateş etmiyor!” diye feryat eden askerimize komutanın cevabı; “Namluda sorun yok, parmağın kopmuş asker!” cevabını verdiği yerdir Çanakkale Savaşı... Vatan aşkıylaMehmetçiklerimiz çektiği acıyı dahi fark etmemiştir… İşte kıymetli okurlarım böyle bir savaştır Çanakkale Savaşı; kelimelere sığmayan, gözlerimiz dolmadan anlatılamayan… Çanakkale Geçilmez! Cevat Çobanlı,  Niğdeli Ali, Edremitli Seyit, Yüzbaşı Hakkı Bey, Dr. Tarık Nusret Tokatlı Kınalı Ali 57. Alay Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve tüm silah arkadaşları, tüm Mehmetçiklerimiz... Ruhun şad olsun kahraman Mehmetçik! Karşında saygı ve hürmetle minnetimizi sunuyoruz… Emanetiniz vatan, daima birlik içinde kalacaktır! Çanakkale Zaferimiz kutlu olsun, sevgiyle kalın kıymetli okurlarım…