İYİ SIHHATLERİNİZ OLSUN EFENDİM

GÜNDEM 22.05.2025 - 05:43, Güncelleme: 22.05.2025 - 05:43 1534 kez okundu.
 

İYİ SIHHATLERİNİZ OLSUN EFENDİM

Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe.

Birkaç hafta sahaya yoğunlaştım. Günlerce yazsam bitirebilir miyim bilmiyorum. Bir şarkı sözü özetliyor gördüklerimi aslında. Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe. Bir taraf ehli keyf, her şey tıkırında, onları karşıdan izleseniz her şey güllük gülistanlık sanırsınız. Eğitim ortamlarımız dünyanın örnek aldığı yerler gibi gelir size. Ama tabi görenler eğitimin içinde değilse. Diğer tarafa bakıyorsunuz; “Abi kapat gözünü kör olursun maazallah.” diyesiniz geliyor. Ben diğer taraftayım galiba, zaman içinde tebessüm edebilme kabiliyetimi kaybediyorum. Aslında siz bizden iyi biliyorsunuz ahvali. Değil mi? Çünkü her şeyi saklamaya çalışıyorsunuz ya, bilmeden saklamak mümkün değil doğal olarak. Eğitim için mi eğitime rağmen mi iş yapıyoruz acaba? Denizli’de kılavuza, yönetmeliğe uygun bir öğretmen ataması, bir öğretmen görevlendirmesi yapılıyor ki sormayın. İkinci bir Ergenekon geliyor. Çünkü bu atamalarda öğretmenler demirden dağları eriterek il merkezine geliveriyor. “Akla, mantığa sığıyor mu?” demeyin, vallahi sığıyor. Her şey kanunlara uygun. Inanın o kadar uğraştım birkaçı harici bir sıkıntı yok. “Adam haketmiş de gitmiş” diyorsunuz. Okul idarelerini iki yıldır yazıyorum ama inanın her defasında beni şaşırtmayı başarıyorlar. Helal olsun. Yiğidi öldürsem de hakkını yemem bilirsiniz. Vallahi makamlarındaki rahatı babasının evinde bulurlarsa gözlük numaram yükselsin. “Olağanüstü hal ilan edilmeli!” diyorum bazen. Hatta ne bazeni, çoğunlukla diyorum. Milli Eğitim’i “kişi hizmeti”ne indirgemişler. “Şu kişiyi nasıl mutlu edebiliriz?” Aslında mantıklı bir yaklaşım. Zekice hatta. Çünkü düşünsenize koskoca Denizli’deki öğrenci ve eğitim çalışanlarını düşünmek yerine birkaç kişiyi düşün geç. Sonuçta bir şey (?) başardınız mı? Evet. E daha ne? Milli Eğitim ama? Ona biz bakmıyoruz. Hiç mi vicdanınız sızlamıyor efendiler? Bu nedir Allahaşkına. Kimi kandırıyorsunuz? Kandırmak da değil belki de sizin yaptığınız. Siz olayı yanlış anladınız zannımca. Görevimiz “iyi gösterme” değil “iyileştirme” Soruyorum; Mesela Ocak’tan beri kaç dosyayı kapattınız, kaç olayı görmezden geldiniz? Kimlere ceza veriyor gibi yaptınız? Ya da ödül veremeyince ödül gibi cezalar verdiniz? Kaç makam sahibi kamu zararına sebebiyet verdi? Kaç kişiyi mutlu ettiniz, kamuya rağmen? Daha çok sorarım da asıl söylemek istediğim şeye yer kalmayacak. Sanıyorsunuz ki hiç bir şey bilinmiyor. Yaptıkça yapıyorsunuz. Bugün yaptığınız bugün duyulmuyor evet. Yarın da, öbür gün de hatta birkaç ay sonra bile. Sonra olayın korkusu, tedirginliği geçince dillerin bağı çözülüyor. Yapmayın efendiler! Etmeyin eylemeyin. Büyük bir zulümdür bu. Vebalinin altından yedi kuşak kalkamaz. Şöyle bir kalkın koltuklarınızdan. Yakın körlüğü olabilir anlarım. Ama bakın Allahaşkına, olanlar içinize siniyor mu? Okuyanlar anlamaz belki ama okuyan makam sahipleri anlar yazdıklarımızı. Ama şimdi kişiye özel çalışmaları eleştirip kişiye özel yazmış gibi de olmayacak,parça parça konuyu detaylandıracağız. Ne bitmedi bugüne kadar? Can alıcı soru ile bitirelim. Bir zaman mutlu olduk bitti, bir zaman hüzünlendik bitti, bir zaman korktuk bitti. Ömür bitiyor ömür! Hatta finish noktanızı söyleyeyim. En iyi ihtimal 65 yaşında olay bitiyor. Sonrasında büyük bir boşluk ve muhasebe başlıyor. Muhasebeden kaçsanız boşluğa düşüyorsunuz, boşluktan kaçsanız muhasebeye geliyorsunuz. Çok zor bir dönem. Ama geri alınmıyor zaman. Coşun efendiler coşun. Kimse de kaldırmasın sizi koltuklarınızdan. Hiç bozmayın keyfinizi. Rahatsızlık vermeyelim. Keyfini çıkarın. Bugünleri elde etmeniz çok zor olmadı ama bir tutam da olsa emek harcadınız. Sizlerin sıhhatinden, keyfinizden başka anlatacak güzel şeyler bulamıyoruz. Bilmiyorum Bakanlıkta var mı sizdeki ahval? Sonu görünen şeylere güvenmeyin. “The end” noktasını söyledik. Sayın bakalım kaç yıl kalmış. Sonrası yok. Siz gidersiniz başkaları gelir bize belki bir şey değişmez ama siz kendinizi düşünün bence. Gidişat iyi görünmüyor. Siz bilirsiniz. “the end” e kadar devam edebilirsiniz. Ne diyelim? Tercih meselesi. Bize düşeni diyelim; “İyi sıhhatleriniz olsun efendim. “ Gülay ÇETKİN Eğitim Gücü Sendikası Denizli İl Temsilcisi
Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe.

Birkaç hafta sahaya yoğunlaştım. Günlerce yazsam bitirebilir miyim bilmiyorum. Bir şarkı sözü
özetliyor gördüklerimi aslında. Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe.
Bir taraf ehli keyf, her şey tıkırında, onları karşıdan izleseniz her şey güllük gülistanlık sanırsınız. Eğitim
ortamlarımız dünyanın örnek aldığı yerler gibi gelir size. Ama tabi görenler eğitimin içinde değilse.
Diğer tarafa bakıyorsunuz; “Abi kapat gözünü kör olursun maazallah.” diyesiniz geliyor.
Ben diğer taraftayım galiba, zaman içinde tebessüm edebilme kabiliyetimi kaybediyorum.
Aslında siz bizden iyi biliyorsunuz ahvali. Değil mi? Çünkü her şeyi saklamaya çalışıyorsunuz ya,
bilmeden saklamak mümkün değil doğal olarak.
Eğitim için mi eğitime rağmen mi iş yapıyoruz acaba?
Denizli’de kılavuza, yönetmeliğe uygun bir öğretmen ataması, bir öğretmen görevlendirmesi yapılıyor
ki sormayın. İkinci bir Ergenekon geliyor. Çünkü bu atamalarda öğretmenler demirden dağları eriterek
il merkezine geliveriyor. “Akla, mantığa sığıyor mu?” demeyin, vallahi sığıyor. Her şey kanunlara
uygun. Inanın o kadar uğraştım birkaçı harici bir sıkıntı yok. “Adam haketmiş de gitmiş” diyorsunuz.
Okul idarelerini iki yıldır yazıyorum ama inanın her defasında beni şaşırtmayı başarıyorlar. Helal olsun.
Yiğidi öldürsem de hakkını yemem bilirsiniz. Vallahi makamlarındaki rahatı babasının evinde
bulurlarsa gözlük numaram yükselsin.
“Olağanüstü hal ilan edilmeli!” diyorum bazen. Hatta ne bazeni, çoğunlukla diyorum. Milli Eğitim’i
“kişi hizmeti”ne indirgemişler. “Şu kişiyi nasıl mutlu edebiliriz?” Aslında mantıklı bir yaklaşım. Zekice
hatta. Çünkü düşünsenize koskoca Denizli’deki öğrenci ve eğitim çalışanlarını düşünmek yerine birkaç
kişiyi düşün geç. Sonuçta bir şey (?) başardınız mı? Evet. E daha ne?
Milli Eğitim ama? Ona biz bakmıyoruz.
Hiç mi vicdanınız sızlamıyor efendiler?
Bu nedir Allahaşkına. Kimi kandırıyorsunuz? Kandırmak da değil belki de sizin yaptığınız. Siz olayı
yanlış anladınız zannımca. Görevimiz “iyi gösterme” değil “iyileştirme”
Soruyorum;
Mesela Ocak’tan beri kaç dosyayı kapattınız, kaç olayı görmezden geldiniz?
Kimlere ceza veriyor gibi yaptınız? Ya da ödül veremeyince ödül gibi cezalar verdiniz?
Kaç makam sahibi kamu zararına sebebiyet verdi?
Kaç kişiyi mutlu ettiniz, kamuya rağmen?
Daha çok sorarım da asıl söylemek istediğim şeye yer kalmayacak. Sanıyorsunuz ki hiç bir şey
bilinmiyor. Yaptıkça yapıyorsunuz. Bugün yaptığınız bugün duyulmuyor evet. Yarın da, öbür gün de
hatta birkaç ay sonra bile. Sonra olayın korkusu, tedirginliği geçince dillerin bağı çözülüyor.
Yapmayın efendiler!
Etmeyin eylemeyin. Büyük bir zulümdür bu. Vebalinin altından yedi kuşak kalkamaz. Şöyle bir kalkın
koltuklarınızdan. Yakın körlüğü olabilir anlarım. Ama bakın Allahaşkına, olanlar içinize siniyor mu?

Okuyanlar anlamaz belki ama okuyan makam sahipleri anlar yazdıklarımızı. Ama şimdi kişiye özel
çalışmaları eleştirip kişiye özel yazmış gibi de olmayacak,parça parça konuyu detaylandıracağız.
Ne bitmedi bugüne kadar? Can alıcı soru ile bitirelim. Bir zaman mutlu olduk bitti, bir zaman
hüzünlendik bitti, bir zaman korktuk bitti.
Ömür bitiyor ömür! Hatta finish noktanızı söyleyeyim. En iyi ihtimal 65 yaşında olay bitiyor.
Sonrasında büyük bir boşluk ve muhasebe başlıyor. Muhasebeden kaçsanız boşluğa düşüyorsunuz,
boşluktan kaçsanız muhasebeye geliyorsunuz. Çok zor bir dönem. Ama geri alınmıyor zaman.
Coşun efendiler coşun. Kimse de kaldırmasın sizi koltuklarınızdan. Hiç bozmayın keyfinizi. Rahatsızlık
vermeyelim. Keyfini çıkarın. Bugünleri elde etmeniz çok zor olmadı ama bir tutam da olsa emek
harcadınız.
Sizlerin sıhhatinden, keyfinizden başka anlatacak güzel şeyler bulamıyoruz. Bilmiyorum Bakanlıkta var
mı sizdeki ahval?
Sonu görünen şeylere güvenmeyin. “The end” noktasını söyledik. Sayın bakalım kaç yıl kalmış. Sonrası
yok. Siz gidersiniz başkaları gelir bize belki bir şey değişmez ama siz kendinizi düşünün bence. Gidişat
iyi görünmüyor.
Siz bilirsiniz. “the end” e kadar devam edebilirsiniz. Ne diyelim? Tercih meselesi. Bize düşeni diyelim;
“İyi sıhhatleriniz olsun efendim. “

Gülay ÇETKİN

Eğitim Gücü Sendikası Denizli İl Temsilcisi

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve adanayerelhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.