İZMİR’DE SAAT HALA 14.51

GÜNDEM 05.11.2020 - 07:49, Güncelleme: 29.09.2023 - 04:46 1952+ kez okundu.
 

İZMİR’DE SAAT HALA 14.51

Tarih 30 Ekim 2020, saat 14.51… İzmirliler 6.6 büyüklüğündeki depremle sarsıldı… Şehirde korku ve panik hakim olurken bir yandan da enkaz altında kalanlar için zamanla yarış başladı. İşte, deprem sonrası İzmir’de anbean yaşananlar…   Tarih 30 Ekim 2020’yi, saat 14.51’i gösterirken İzmir’de hayat bir anda durdu. 15 saniye süren güçlü bir sarsıntının derin yaralar bırakabileceğini bir dakika önce kimse bilmiyordu. Kimisi evde, kimisi işte, kimisi yolda yakalandı büyüklüğü 6.6 olduğu açıklanan depreme…   Sarsıntının ilk şoku atlatıldığında Radyo Trafik haber merkezine gelen ilk görüntüler, depremin etkisinin yıkıcı olduğunu gösteriyordu. Yıkılan binaların olduğu Bayraklı’nın üstünü toz bulutu kaplamıştı.     Kısa sürede anlaşıldı ki Seferihisar açıklarında meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki deprem yıkıcı olmuştu. Bayraklı’da bazı yapılar yıkılmış, şehrin silüetine göğe yükselen toz bulutları eklenmişti.     İlk şok atlatılmış, can havliyle İzmirliler kendini sokağa atmıştı. Bayraklı bölgesinden yükselen toz bulutu yavaş yavaş dağılırken herkes aynı şeyi düşünüyordu: “Enkaz altında kaç kişi var ve şimdi ne olacak?”     Kentte depremin ardından sokaklar tıklım tıklımdı. Yollarda hiç görülmemiş bir trafik yoğunluğu yaşanıyordu. Herkes ilk şokla birlikte bulunduğu yerden uzaklaşmaya çalışıyordu. Trafik kilitlenmiş, enkaz bölgesine ulaşmaya çalışan acil durum araçları zor anlar yaşıyordu. Artık zamanla yarış başlamıştı. Kronometre çaresizlik ve umut, yaşam ve ölüm arasında ilerliyordu…     Depremin yarattığı tahribat ve yıkıma ait görüntüler her geçen dakika Radyo Trafik haber merkezinde çoğalıyordu. Depremin ardından belirsizlik devam ederken resmi makamlardan açıklamalar gelmeye başladı. İlk haberler 20’ye yakın binanın yıkıldığı yönündeydi. Herkes aynı şeyi düşünüyordu… Bu 20’ye yakın binada kaç anne, kaç baba, kaç çocuk, kaç can vardı?     Gözler Bayraklı’ya çevrilmişken, depremin merkez üssü Seferihisar’dan şoke eden görüntüler gelmeye başladı. Depremin etkisi ile sular yükselmiş, ilçede yükselen deniz suyu sele neden olmuştu. Kızgın deniz suları Seferihisar sokaklarında önüne ne bulursa katıyor, depremin şokunu yaşayan Seferihisar sakinleri çaresizce sel sularını izliyordu. Sonradan anlaşılacaktı ki bu sel suları bir kişiye mezar olmuştu…     İzmir’de deprem olmuş, kent sokakları depremden kaçan insanlarla dolmuş ve yollar ana baba gününe dönmüştü. Radyo Trafik İzmir ekibi ise yaşadıkları korkuya rağmen görev yerlerini terk etmemiş, İzmir’deki bu depremi ve depremin ardından yaşananları duyuruyordu. 6.6’lık deprem sonrası meydana gelen onlarca artçı sarsıntının yaşattığı korku ve paniğe ağır basmıştı İzmirlileri habersiz bırakmamak…     6.6 büyüklüğündeki deprem İzmir’i vurmuş, Bayraklı’da yıkıma yol açmış ve artık ölümle yaşam arasındaki yarış başlamıştı. Ekipler enkazlara ulaşmaya çalışıyor ancak kilitlenen İzmir trafiği görevlilere zor anlar yaşatıyordu. Ardı ardına yetkililerin yaptığı “Trafiğe çıkmayın!” uyarılarına rağmen kent yollarının boşalması saatler aldı.     Depremin ardından on binler korku ve paniği yaşamış, artık tüm gözler ise enkaz altında kalanların çıkarılmasına çevrilmişti. Enkaz altında kalanlar yaşam savaşı verirken, saniyelerin bile önemi varken kimilerinin umursamaz ve sorumsuzca davranışları ise anlatmaya söz dahi bulunamayan anlara sebep oldu. Acil yardım ekiplerinin en ihtiyacı olduğu zamanda, özellikle trafiğin kilit hale geldiği çevre yollarında emniyet şeridi ihlalleri kelimeleri kifayetsiz bıraktı…     Depremin gerçekleşmesinin hemen ardından yola çıkan Radyo Trafik İzmir ekibi, çok yakın olmasına rağmen yıkım bölgesine ulaşmakta oldukça zorlandı. Ulaştığı andan itibaren ise bölgeden anbean son bilgileri vatandaşlar ile paylaştı.     Artık nefesler tutulmuş, koca bir ülke tek yürek olmuş ve enkaz bölgelerinden gelecek haberlere odaklanmıştı…6.6’lık depremin ardından 2 saat geçmişti. İlk acı haber işte o zaman geldi. Enkazdan çıkarılan 4 cansız beden olduğu bildiriliyordu. Ne yazık ki 4 canımız gitmiş ama gidenler daha bitmemişti. Saatler geçtikte enkaz altından çıkarılan cansız bedenlerin sayısı artıyor ve koca bir ülke yasa boğuluyordu… Ancak umut hep vardı ve Türkiye geçmiş yaralarından da biliyordu ki “mucizeler” hep gerçekleşirdi…     Zaman dursun isteniyor ama saatler sanki her zamankinden daha da hızlı ilerliyordu. Hava kararsa da enkazlarda çalışmalar tüm hızıyla sürüyordu. Arama kurtarma ekipleri yorgun düşse de yılmıyor ufacık bir umut ışığını söndürmemek için mücadele ediyordu. Yıkılan yapılarda çalışmalar sürerken İzmir geceyi sokakta geçirecekti. Onlarca bina hasar almıştı vebirçoğu girilebilecek gibi değildi. Büyük depremin ardından hala devam eden artçılar yüzünden evlerine giremeyen on binlerce İzmirli toplanma alanlarında bir araya geliyordu. Çadır kentler kurulmaya başlanmıştı.     Enkazdan kurtarılan her can yeni bir umuttu. Canla başla çalışan arama kurtarma ekipleri yeni hikayeler yazıyordu. Bir yandan da kayıp sayısı artıyordu. Depremin üzerinden geçen 24 saat sonunda can kaybı 30’u bulmuştu.     Radyo Trafik İzmir ekibi de mikrofonunu hiç kapatmadan, merkezden aldığı destekle hem sahadan hem stüdyodan en doğru bilgiyi dinleyicilerine ulaştırmaya çalıştı.     Depremin ertesi gününde de enkaz bölgesinde oluşan araç yoğunluğu gözle görülür derecede artmıştı. Uyarılarımız mümkün olduğunca bölgeye gidilmemesine yönelikti. Enkaz bölgesinde kesintisiz ulaşım çok önemliydi ve zamanla yarış devam ediyordu.     Uzmanlar ilk 72 saatin çok önemli olduğunu söylüyordu. Enkaz altından çıkarılanların görüntüleri taze umut demekti. Tüm Türkiye tek yürek olmuştu…     Uykuyu unutan, Türkiye’nin dört bir yanından İzmir’e gelen arama kurtarma ekipleri canla başla çalışıyordu.     Akrep ve yelkovan herkes için umutsuzluğa geleceği çevirip geçmişi yaratırken, küçük bir kız çocuğu meydan okudu hayata. Tam 65 saat enkaz altında kalsa da tutunmuştu hayata… Belki de sıkı sıkıya tuttuğu başparmağı kurtarma görevlisinin, insanların umutsuzluğuna başkaldırısıydı. Belki de yıllar sonra İzmir Depremi’nin sembolü olacak fotoğrafın hikayesi idi bu…   Ve 4 yaşındaki Ayda da umudun adı oldu. 91 saat geçirdi küçücük bedeniyle enkazın altında. Ekipler de destan yazdı. Ayda’nın ilk isteği ise köfte ve ayran oldu, eğer elde olsa tüm Türkiye o köfteyi Ayda’ya ulaştırabilirdi…   Gelinen noktada yüzden fazla can kaybı, yüzlerce acılı aile, evlerinden olmuş insanlar var. Peki, bu son mu olacak?   Doğal afetleri engelleyemeyiz. Her gün dünyamızda irili ufaklı onlarca deprem meydana geliyor. Bunların kimisi yıkıcı etki yaratırken çoğunu hissetmiyoruz bile. Ancak bu “yıkıcı etki” tedbirsizlikten ve ihmalden kaynaklanıyor. Dünyanın çeşitli yerlerinde bugün İzmir’de meydana gelen depremden daha büyükleri yaşansa bile can kaybı ya olmuyor ya da çok az sayıda insan kaybediliyor. Türkiye ise bir deprem ülkesi olmasına rağmen bugün hala onlarca depreme dayanıksız bina bulunuyor. Binlerce kişi bu tehlikeli binalarda yaşıyor.   Vakit kaybetmeden, hemen şimdi harekete geçmek zorundayız. Artık deprem nedeniyle kimseyi yitirmek ve yitip gitmek istemiyoruz…  

Tarih 30 Ekim 2020, saat 14.51… İzmirliler 6.6 büyüklüğündeki depremle sarsıldı… Şehirde korku ve panik hakim olurken bir yandan da enkaz altında kalanlar için zamanla yarış başladı. İşte, deprem sonrası İzmir’de anbean yaşananlar…

 

Tarih 30 Ekim 2020’yi, saat 14.51’i gösterirken İzmir’de hayat bir anda durdu. 15 saniye süren güçlü bir sarsıntının derin yaralar bırakabileceğini bir dakika önce kimse bilmiyordu. Kimisi evde, kimisi işte, kimisi yolda yakalandı büyüklüğü 6.6 olduğu açıklanan depreme…

 

Sarsıntının ilk şoku atlatıldığında Radyo Trafik haber merkezine gelen ilk görüntüler, depremin etkisinin yıkıcı olduğunu gösteriyordu. Yıkılan binaların olduğu Bayraklı’nın üstünü toz bulutu kaplamıştı.

 

 

Kısa sürede anlaşıldı ki Seferihisar açıklarında meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki deprem yıkıcı olmuştu. Bayraklı’da bazı yapılar yıkılmış, şehrin silüetine göğe yükselen toz bulutları eklenmişti.

 

 

İlk şok atlatılmış, can havliyle İzmirliler kendini sokağa atmıştı. Bayraklı bölgesinden yükselen toz bulutu yavaş yavaş dağılırken herkes aynı şeyi düşünüyordu: “Enkaz altında kaç kişi var ve şimdi ne olacak?”

 

 

Kentte depremin ardından sokaklar tıklım tıklımdı. Yollarda hiç görülmemiş bir trafik yoğunluğu yaşanıyordu. Herkes ilk şokla birlikte bulunduğu yerden uzaklaşmaya çalışıyordu. Trafik kilitlenmiş, enkaz bölgesine ulaşmaya çalışan acil durum araçları zor anlar yaşıyordu. Artık zamanla yarış başlamıştı. Kronometre çaresizlik ve umut, yaşam ve ölüm arasında ilerliyordu…

 

 

Depremin yarattığı tahribat ve yıkıma ait görüntüler her geçen dakika Radyo Trafik haber merkezinde çoğalıyordu. Depremin ardından belirsizlik devam ederken resmi makamlardan açıklamalar gelmeye başladı. İlk haberler 20’ye yakın binanın yıkıldığı yönündeydi. Herkes aynı şeyi düşünüyordu… Bu 20’ye yakın binada kaç anne, kaç baba, kaç çocuk, kaç can vardı?

 

 

Gözler Bayraklı’ya çevrilmişken, depremin merkez üssü Seferihisar’dan şoke eden görüntüler gelmeye başladı. Depremin etkisi ile sular yükselmiş, ilçede yükselen deniz suyu sele neden olmuştu. Kızgın deniz suları Seferihisar sokaklarında önüne ne bulursa katıyor, depremin şokunu yaşayan Seferihisar sakinleri çaresizce sel sularını izliyordu. Sonradan anlaşılacaktı ki bu sel suları bir kişiye mezar olmuştu…

 

 

İzmir’de deprem olmuş, kent sokakları depremden kaçan insanlarla dolmuş ve yollar ana baba gününe dönmüştü. Radyo Trafik İzmir ekibi ise yaşadıkları korkuya rağmen görev yerlerini terk etmemiş, İzmir’deki bu depremi ve depremin ardından yaşananları duyuruyordu. 6.6’lık deprem sonrası meydana gelen onlarca artçı sarsıntının yaşattığı korku ve paniğe ağır basmıştı İzmirlileri habersiz bırakmamak…

 

 

6.6 büyüklüğündeki deprem İzmir’i vurmuş, Bayraklı’da yıkıma yol açmış ve artık ölümle yaşam arasındaki yarış başlamıştı. Ekipler enkazlara ulaşmaya çalışıyor ancak kilitlenen İzmir trafiği görevlilere zor anlar yaşatıyordu. Ardı ardına yetkililerin yaptığı “Trafiğe çıkmayın!” uyarılarına rağmen kent yollarının boşalması saatler aldı.

 

 

Depremin ardından on binler korku ve paniği yaşamış, artık tüm gözler ise enkaz altında kalanların çıkarılmasına çevrilmişti. Enkaz altında kalanlar yaşam savaşı verirken, saniyelerin bile önemi varken kimilerinin umursamaz ve sorumsuzca davranışları ise anlatmaya söz dahi bulunamayan anlara sebep oldu. Acil yardım ekiplerinin en ihtiyacı olduğu zamanda, özellikle trafiğin kilit hale geldiği çevre yollarında emniyet şeridi ihlalleri kelimeleri kifayetsiz bıraktı…

 

 

Depremin gerçekleşmesinin hemen ardından yola çıkan Radyo Trafik İzmir ekibi, çok yakın olmasına rağmen yıkım bölgesine ulaşmakta oldukça zorlandı. Ulaştığı andan itibaren ise bölgeden anbean son bilgileri vatandaşlar ile paylaştı.

 

 

Artık nefesler tutulmuş, koca bir ülke tek yürek olmuş ve enkaz bölgelerinden gelecek haberlere odaklanmıştı…6.6’lık depremin ardından 2 saat geçmişti. İlk acı haber işte o zaman geldi. Enkazdan çıkarılan 4 cansız beden olduğu bildiriliyordu. Ne yazık ki 4 canımız gitmiş ama gidenler daha bitmemişti. Saatler geçtikte enkaz altından çıkarılan cansız bedenlerin sayısı artıyor ve koca bir ülke yasa boğuluyordu…

Ancak umut hep vardı ve Türkiye geçmiş yaralarından da biliyordu ki “mucizeler” hep gerçekleşirdi…

 

 

Zaman dursun isteniyor ama saatler sanki her zamankinden daha da hızlı ilerliyordu. Hava kararsa da enkazlarda çalışmalar tüm hızıyla sürüyordu. Arama kurtarma ekipleri yorgun düşse de yılmıyor ufacık bir umut ışığını söndürmemek için mücadele ediyordu.

Yıkılan yapılarda çalışmalar sürerken İzmir geceyi sokakta geçirecekti. Onlarca bina hasar almıştı vebirçoğu girilebilecek gibi değildi. Büyük depremin ardından hala devam eden artçılar yüzünden evlerine giremeyen on binlerce İzmirli toplanma alanlarında bir araya geliyordu. Çadır kentler kurulmaya başlanmıştı.

 

 

Enkazdan kurtarılan her can yeni bir umuttu. Canla başla çalışan arama kurtarma ekipleri yeni hikayeler yazıyordu. Bir yandan da kayıp sayısı artıyordu. Depremin üzerinden geçen 24 saat sonunda can kaybı 30’u bulmuştu.

 

 

Radyo Trafik İzmir ekibi de mikrofonunu hiç kapatmadan, merkezden aldığı destekle hem sahadan hem stüdyodan en doğru bilgiyi dinleyicilerine ulaştırmaya çalıştı.

 

 

Depremin ertesi gününde de enkaz bölgesinde oluşan araç yoğunluğu gözle görülür derecede artmıştı. Uyarılarımız mümkün olduğunca bölgeye gidilmemesine yönelikti. Enkaz bölgesinde kesintisiz ulaşım çok önemliydi ve zamanla yarış devam ediyordu.

 

 

Uzmanlar ilk 72 saatin çok önemli olduğunu söylüyordu. Enkaz altından çıkarılanların görüntüleri taze umut demekti. Tüm Türkiye tek yürek olmuştu…

 

 

Uykuyu unutan, Türkiye’nin dört bir yanından İzmir’e gelen arama kurtarma ekipleri canla başla çalışıyordu.

 

 

Akrep ve yelkovan herkes için umutsuzluğa geleceği çevirip geçmişi yaratırken, küçük bir kız çocuğu meydan okudu hayata. Tam 65 saat enkaz altında kalsa da tutunmuştu hayata… Belki de sıkı sıkıya tuttuğu başparmağı kurtarma görevlisinin, insanların umutsuzluğuna başkaldırısıydı. Belki de yıllar sonra İzmir Depremi’nin sembolü olacak fotoğrafın hikayesi idi bu…

 

Ve 4 yaşındaki Ayda da umudun adı oldu. 91 saat geçirdi küçücük bedeniyle enkazın altında. Ekipler de destan yazdı. Ayda’nın ilk isteği ise köfte ve ayran oldu, eğer elde olsa tüm Türkiye o köfteyi Ayda’ya ulaştırabilirdi…

 

Gelinen noktada yüzden fazla can kaybı, yüzlerce acılı aile, evlerinden olmuş insanlar var. Peki, bu son mu olacak?

 

Doğal afetleri engelleyemeyiz. Her gün dünyamızda irili ufaklı onlarca deprem meydana geliyor. Bunların kimisi yıkıcı etki yaratırken çoğunu hissetmiyoruz bile. Ancak bu “yıkıcı etki” tedbirsizlikten ve ihmalden kaynaklanıyor. Dünyanın çeşitli yerlerinde bugün İzmir’de meydana gelen depremden daha büyükleri yaşansa bile can kaybı ya olmuyor ya da çok az sayıda insan kaybediliyor. Türkiye ise bir deprem ülkesi olmasına rağmen bugün hala onlarca depreme dayanıksız bina bulunuyor. Binlerce kişi bu tehlikeli binalarda yaşıyor.

 

Vakit kaybetmeden, hemen şimdi harekete geçmek zorundayız. Artık deprem nedeniyle kimseyi yitirmek ve yitip gitmek istemiyoruz…

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve adanayerelhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.