İRFAN FİDAN’IN ANAYASA MAHKEMESİ ÜYELİĞİNE GETİRİLMESİ ÇABALARINA TEPKİ.

DİĞER 23.12.2020 - 08:42, Güncelleme: 29.09.2023 - 04:46 1776+ kez okundu.
 

İRFAN FİDAN’IN ANAYASA MAHKEMESİ ÜYELİĞİNE GETİRİLMESİ ÇABALARINA TEPKİ.

BARO BAŞKANI AV. VELİ KÜÇÜK; “YARGIYA ‘ASKER’ VEYA ‘PRENS’ ATAMASI DEĞİL; LİYAKAT HAKİM KILINMALIDIR”

ADANA BAROSU’NDAN İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCISI İRFAN FİDAN’IN “SİPARİŞ” VE “TALİMATLA” ANAYASA MAHKEMESİ ÜYELİĞİNE GETİRİLMESİ ÇABALARINA TEPKİ. Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı iken HSK tarafından Yargıtay üyeliğine seçildikten sonra tek bir dosyaya dahi bakmadan 6 gün içinde teamüller ve liyakat hiçe sayılarak jet hızıyla Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmesinin yargının siyasetten gelen yürütmenin denetiminde, etkisinde, ekseninde olduğunu ve bağımsızlığın sadece kağıt üzerinde kaldığını bir kez daha ortaya koyduğunu ifade etti. Baro Başkanı Av. Veli Küçük, konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada görüş ve düşüncelerini paylaştı. “Yargının bağımsızlığının teminatı olarak görev yapması gereken Hâkimler ve Savcılar Kurulu son günlerde kamuoyunda tartışma yaratacak önemli atamalara imza atmıştır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan 27 Kasım’da HSK tarafından Yargıtay üyeliğine seçilmiş, koltuğuna oturmadan, cüppesini giymeden, Yargıtay’daki herhangi bir dosyanın kapağını açmadan, Anayasa Mahkemesi üyeliğine adaylığını açıklayarak bu seçimi de kazanmış ancak bu süreçte yaşadığımız gelişmeler, talimata dayalı bir yol izlendiği kuşkusu yaratmıştır. Yargıtay’da bir daire başkanı olabilmeniz için en az 3 yıl görev yapmanız, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı seçilebilmeniz için ise en az 5 yıl Yargıtay’da görev yapmanız yani kıdeminiz olması gerekmektedir. “YARGIYA DA HAK, HUKUK VE ADALET HAKİM OLMALIDIR” İrfan Fidan’ı Yargıtay’a atayarak bu sürecin önünü açan HSK üyeleri, Anayasa Mahkemesine üye seçimini erteleyen Yargıtay Başkanlığı ve 6 günlük sürede tek bir dosyaya bakmadan İrfan Fidan’ı 107 oyla seçen Yargıtay üyeleri hukuk tarihimizde büyük kuşkularla ve anlaşılmaz tutumla yerini almıştır. Seçilebilmesi mümkün olmayan bir kişinin hukuka ve anayasaya aykırı bir şekilde teamüller hiçe sayılarak Anayasa Mahkemesine getirilmesi çabaları dünyanın hiçbir gelişmiş demokrasilerinde ve çağdaş ülkelerinde asla olmayacak işlerdir. Yaşanan bu örnek son derece vahimdir. Ve hukukun zerresinin kalmadığının göstergesidir. Adaletin, hak ve hukukun partisi, siyasi görüşü, tarafı olmaz. Adalet tek başına yüce bir kavramdır. Bu kavramın içinde siyasi nitelendirmeler olmaz. Bizim kuvvetler ayrılığı dediğimiz yargı, yasama, yürütme erkleri birbirine denge, denetleme ve kontrol mekanizması güçler olması gerekirken, bunların artık tek elde birleşen bir güç haline gelmesi demokrasiden uzaklaşmaktır. Siyasi otorite ile birlikte Karadeniz’de çay keserken, onların önünde iliklemek için cübbelerinde düğme ararken, onlar konuşurken elleri patlayıncaya kadar ayakta alkışlayan yargı mensupları, bu yanlışları ve adam kayırmacılık Ülkemize büyük zararlar vermektedir. Bize göre şu anda Türkiye'nin en önemli sorunu adalettir, hukuktur ve yargıdır. Yurttaş nezdinde adalete olan güven çok gerilerdedir. Bu sorun çözülmelidir. Çözülmediği sürece Türkiye her alanda geri gitmeye mahkûmdur. Kamuoyuna saygıyla sunarım.” İfadelerine yer verdi.
BARO BAŞKANI AV. VELİ KÜÇÜK; “YARGIYA ‘ASKER’ VEYA ‘PRENS’ ATAMASI DEĞİL; LİYAKAT HAKİM KILINMALIDIR”

ADANA BAROSU’NDAN İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCISI İRFAN FİDAN’IN
“SİPARİŞ” VE “TALİMATLA” ANAYASA MAHKEMESİ ÜYELİĞİNE GETİRİLMESİ
ÇABALARINA TEPKİ.

Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı iken
HSK tarafından Yargıtay üyeliğine seçildikten sonra tek bir dosyaya dahi
bakmadan 6 gün içinde teamüller ve liyakat hiçe sayılarak jet hızıyla
Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmesinin yargının siyasetten gelen
yürütmenin denetiminde, etkisinde, ekseninde olduğunu ve bağımsızlığın
sadece kağıt üzerinde kaldığını bir kez daha ortaya koyduğunu ifade
etti.

Baro Başkanı Av. Veli Küçük, konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada
görüş ve düşüncelerini paylaştı.

“Yargının bağımsızlığının teminatı olarak görev yapması gereken Hâkimler
ve Savcılar Kurulu son günlerde kamuoyunda tartışma yaratacak önemli
atamalara imza atmıştır.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan 27 Kasım’da HSK tarafından
Yargıtay üyeliğine seçilmiş, koltuğuna oturmadan, cüppesini giymeden,
Yargıtay’daki herhangi bir dosyanın kapağını açmadan, Anayasa Mahkemesi
üyeliğine adaylığını açıklayarak bu seçimi de kazanmış ancak bu süreçte
yaşadığımız gelişmeler, talimata dayalı bir yol izlendiği kuşkusu
yaratmıştır.
Yargıtay’da bir daire başkanı olabilmeniz için en az 3 yıl görev
yapmanız, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı seçilebilmeniz için ise en az 5
yıl Yargıtay’da görev yapmanız yani kıdeminiz olması gerekmektedir.

“YARGIYA DA HAK, HUKUK VE ADALET HAKİM OLMALIDIR”

İrfan Fidan’ı Yargıtay’a atayarak bu sürecin önünü açan HSK üyeleri,
Anayasa Mahkemesine üye seçimini erteleyen Yargıtay Başkanlığı ve 6
günlük sürede tek bir dosyaya bakmadan İrfan Fidan’ı 107 oyla seçen
Yargıtay üyeleri hukuk tarihimizde büyük kuşkularla ve anlaşılmaz
tutumla yerini almıştır.

Seçilebilmesi mümkün olmayan bir kişinin hukuka ve anayasaya aykırı bir
şekilde teamüller hiçe sayılarak Anayasa Mahkemesine getirilmesi
çabaları dünyanın hiçbir gelişmiş demokrasilerinde ve çağdaş ülkelerinde
asla olmayacak işlerdir. Yaşanan bu örnek son derece vahimdir. Ve
hukukun zerresinin kalmadığının göstergesidir.

Adaletin, hak ve hukukun partisi, siyasi görüşü, tarafı olmaz. Adalet
tek başına yüce bir kavramdır. Bu kavramın içinde siyasi nitelendirmeler
olmaz. Bizim kuvvetler ayrılığı dediğimiz yargı, yasama, yürütme erkleri
birbirine denge, denetleme ve kontrol mekanizması güçler olması
gerekirken, bunların artık tek elde birleşen bir güç haline gelmesi
demokrasiden uzaklaşmaktır.
Siyasi otorite ile birlikte Karadeniz’de çay keserken, onların önünde
iliklemek için cübbelerinde düğme ararken, onlar konuşurken elleri
patlayıncaya kadar ayakta alkışlayan yargı mensupları, bu yanlışları ve
adam kayırmacılık Ülkemize büyük zararlar vermektedir.

Bize göre şu anda Türkiye'nin en önemli sorunu adalettir, hukuktur ve
yargıdır. Yurttaş nezdinde adalete olan güven çok gerilerdedir. Bu sorun
çözülmelidir. Çözülmediği sürece Türkiye her alanda geri gitmeye
mahkûmdur. Kamuoyuna saygıyla sunarım.” İfadelerine yer verdi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve adanayerelhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.