İmamı Öldüren Çocuk:''Ailesinden Özür Diliyorum''
Adana’da kız kardeşini taciz ettiği iddia edilen cami imamı Tarık Karadağ’ı bıçaklayarak öldürdüğü öne sürülen 17 yaşındaki M.A. müebbet hapis cezası ile cezalandırılması istemiyle yargılanmaya başladı.Sanık M.A. savunmasında, ‘’Çok pişmanım. Yaptığım şey yanlış ancak olayların buraya kadar gelmesini ben istemedim. Ailesinden özür diliyorum’’ dedi.
Yüreğir ilçesine bağlı Sinanpaşa Mahallesi’nde 24 Kasım 2024’te saat 14.45 sıralarında meydana gelen olayda iddiaya göre, Fet Ahmet Gülşen Cami İmamı Tarık Karadağ ile sokakta karşılan M.A. arasında tartışma çıktı. Tartışmada M.A. yanında bulunan bıçakla imam Karadağ’ı karnından ve sırtından yaralayıp kaçtı. Hastaneye kaldırılan imam Karadağ, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Olay sonrası yakalanarak tutuklanan M.A. hakkında müebbet hapis cezası istemiyle Adana Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan dava görülmeye başlandı. Duruşmaya tutuklu sanık M.A. katıldı. Taraf avukatları ile öldürülen Tarık Karadağ’ın eşi müşteki Cennet Merda Karadağ da salonda hazır bulundu.
‘BAŞKA YERDE YAŞAYALIM’
Sanık M.A. savunmasında, imam Tarık Karadağ’ın kız kardeşini taciz ettiğini, bu olayı ise anne ve babasının kendi aralarında fısıldaşırlarken duyduğunu söyledi. M.A., kendisini şöyle savundu:
‘SENİNLE BİRLİKTE BURADAN GİDELİM’
“Olaydan 1,5 yıl önce kız kardeşim kursa başlamak istedi ve evimize en yakın camideki hafızlık kursuna gitmeye başladı. Tarık Karadağ da bu kursta hocaymış. Ben ve ailem kendisiyle bu şekilde tanıştık. Kardeşim ilk zamanlarda kursa çok hevesli gidiyordu hatta kısa zamanda çeyrek hafızlık mertebesine ulaştı. Bir gün bize hocası Tarık Karadağ’ın kendisini başarılı olduğu için umreye götürmek istediğini söyledi. Bunun üzerine ailem de hocasıyla tanışmak için iftara davet etti. Tarık Karadağ, eşi ve çocuklarıyla bize iftara geldi. Ben ve ailem ilk başta hiçbir şeyden şüphelenmedik. Ancak özellikle bize iftara geldikten sonra sık sık kardeşimi arayıp,’’Seninle birlikte buradan gidelim. Başka yerde yaşayalım’’ tarzında söylemlerde bulunuyormuş. Kardeşim aramalarına cevap vermez olmuş. Kendisi bir gün babamı arayıp, Kurban bayramı öncesi kurstaki kız çocuklarına kıyafet alacağını, kardeşime de almak istediğini söylemiş. İzin vermeleri doğrultusunda diğer kızlarla birlikte gelip evden alacağını belirtmiş.”
‘KARDEŞİMİN BACAĞINA ZORLA DOKUNMUŞ’
“Babamın izin vermesi üzerine evimize geldi ama belirttiği gibi araçta kimse yokmuş. Kardeşimi de alarak alışverişe çıkmış. Alışverişte kardeşimin bacağına zorla dokunup, kıyafet almaya çalışmış. Kardeşim de bir an önce alıp çıkmak için bir kıyafeti denemeden beğendiğini söylemiş ancak Tarık Karadağ denemesi konusunda ısrarcı olmuş. Kardeşim de bu durumdan rahatsız olduğu için bir an önce eve gitmek istediğini söylemiş. Tarık Karadağ yolda gelirken de kardeşime bize ’’Namaz kıldığımız için geç kaldık’’ demesi için tembihlemiş. Kardeşim kendisinin niyetinin kötü olduğunu anlayınca kurstaki hocalarına durumu anlatmış. Onlarda savcılığa suç duyurusunda bulunmuşlar sonra takipsizlik kararı verilmiş. Babam başka yerlere de şikayet etmiş ancak sonuç alamamış.’’
‘İNTİHAR ETMEYİ DÜŞÜNDÜM’
Olayı 1 ay sonra duyduğunu ifade eden M.A., “Annem ve babam mutfakta kendi aralarında fısıldaşırlarken duydum. Annem, bu durumu hazmedemeyeceğimizi tahmin ettiği için bana hiçbir şekilde bu olaya karışmamam için yemin ettirip, kısmen anlattı. Ben, bu olayı duyduktan sonra uyuyamaz oldum hatta intihar etmeyi bile düşündüm’’dedi.
’BACIMI NASIL TACİZ EDERSİN?’
M.A., imam Karadağ’ı nasıl öldürdüğünü şöyle anlattı:
“Tarık Karadağ’ın kız kardeşime bir şey yapabileceğinden korktuğum için kendisiyle konuşmaya karar verdim. Olay günü arkadaşım D.B.B.’yi arayıp, ‘alışveriş merkezine gidelim’ dedim. Arkadaşım birisinin kardeşimi taciz ettiğini biliyordu ama o gün onunla konuşmaya gideceğimizi bilmiyordu. Birlikte dolmuşa binip, alışveriş merkezine yaklaşınca indik. Arkadaşıma ‘Biraz yürüyüp, camiye gidelim’ dedim. Oda, ‘İyi olur. Zaten tuvaletim geldi’ dedi. Birlikte caminin oraya gittik. Bu esnada imam Karadağ, aracını park etmiş bagajdan bir şeyler indiriyordu. Ben kendisinin yapılı bir insan olduğunu bildiğim ve korktuğum için evden çıkarken mutfaktan bıçak almıştım. Karadağ’ın yanına gidip kendisine, ‘Buraya bak’ dedim. Oda, ‘Ne var lan!’ diye karşılık verdi. Sonrasında, ‘Sen benim bacımı nasıl taciz edersin?’ diye sordum. O da, ‘Sanane o….. çocuğu.Sen kimsin? Sana mı soracağım?’ dedi. Kesinlikle inkar etmedi ve üzerime yürümeye başladı. Bu esnada bende kendimi korumak için yanımdaki bıçağı çıkardım. Hatta bıçağı ayağına doğru tutuyordum. Kendisi benim üzerime gelip, bana sarılınca bıçak onun karnına geldi. Bıçağın karnına battığını hissedince hemen çıkardım ve oradan kaçmak istedim ancak o sakinleşeceğine bana saldırmaya devam etti. Ben bıçağı saplamadım bile o benim üzerime gelince bıçak ona battı. Bu olay olurken de arkadaşım kaldırımda oturuyordu. Her şeyi gördü ama korkusundan müdahale edemedi. Bir şekilde Tarık Karadağ’ın elinden kurtulup, kaçtım. Ben kaçarken kendisi de yaralanmış gibi değildi. Hatta bana ‘Gel lan buraya, kaçma’ diye bağırıyordu. Bir süre koştuktan sonra bir yerde durup, arkadaşımı aradım ve yeniden buluştuk. O da ağabeyini arayıp, durumu anlattı. Ağabeyi bizi almaya geldiğinde ben de annemi aradım. Annem bana kızdı.10-15 dakika sonra babam da beni arayıp, kızdı. Amacım konuşup, Karadağ’ı uyarmaktı. O an ambulansı neden aramadım bilmiyorum, ben yaralandığını farketmedim bile. Eve gittiğimde babam ne olduğunu sorunca, Karadağ’ın en son orada olduğunu ve kaçarken ayakta durduğunu söyledim. Polisleri dedem, babam ve ben aradık. Polisler gelince de bıçağımla birlikte teslim oldum.’’
‘BIÇAK DARBESİNE BAKAR’
Öldürülen Tarık Karadağ’ın eşi Cennet Merda Karadağ,sanık M.A.’nın söylediklerinin doğru olmadığını ve olayı kasıtlı yaptığını iddia etti. Karadağ, sanık ve ailesiyle tacize uğradığı iddia edilen kız kardeşi F.A. aracılığıyla tanıştığını söyleyerek,’’Eşim diyanette koroda görevliydi. Kendisi herhangi bir kuran kursunda hafızlık eğitimi veren biri değildi. Diyanet bünyesinde çalışıyor belirli program çerçevesinde camilere gidiyordu. Gittiği her yere de ailecek giderdik. Bahsedilen hafızlık kursuna dışarıdan erkeklerin girmesi kesinlikle yasaktır, her yerde kameralar vardır. Bu nedenle eşimin istediği zaman bu kursa gitmesi mümkün değildir. Çocuğun söylediği gibi ailesi Ramazan da bizi ailece iftara davet etti. Biz yine ailecek gidip, 1 saat durduk. Rahmetli eşim 25-30 kişiyi aynı anda umreye götürdü. Biz de beraber gittik. Atılan mesajlar ise ortak gruba atılan umre seyahatini planlamaya yönelik mesajlardır. Bunun haricinde ben, eşimden hiçbir zaman şüphelenmedim. F.’ye özellikle bir mesaj attığına inanmıyorum hatta eşime bu şekilde iftira attıklarında savcılık soruşturması devam ederken ben, F.’nin babasını aradım bu iddiaların kaynağını sordum. Aramızda çok kısa bir konuşma oldu ama bana çok esaslı bir cevap vermedi. Sadece ‘Siz bizim aileyi bilmiyorsunuz benim 2 tane oğlum var. İstesem bir bıçak darbesine bakar’ dedi. Sonrasında takipsizlik kararı verildiği için bizde olayın kapandığını düşünüp, herhangi bir şikayette bulunmadık.”
‘ŞÜPHELENMEDİM’
Cennet Merda Karadağ, bayram alışverişi sırasında yaşanan taciz olayının ise asılsız olduğunu belirtti. 2017’de bir kızını kaybettiklerini, eşinin de bundan dolayı kız çocuklarına karşı ayrı bir hassasiyeti olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:
“Rahmetli eşim bayramlık almak için F.’nin ailesini aradığında yanında ben de vardım. Hatta Kurban bayramı arifesi olduğu için F.’nin babasıyla bıçak bilenmesi konusunda konuştular. F.’yi alışverişe götürüp getirmesi 2-3 saat sürmüştür. Saat 15.30 gibi eşim evdeydi. Dönüşte de bildiğim kadarıyla F.’nin babasına bıçakları da bileyip, teslim etmiş. Eğer iddia edildiği gibi taciz olayı olsaydı F.’nin elinde telefonu vardı oradan ailesini ve ya başka birini arayabilirdi. Ayrıca kendisi bayramda bize gelmek istediğini bile söylemiş. Zaten telefonda bizimle de bayramlaştı. Böyle bir olay olsaydı bizi arayıp, bayramlaşmazdı diye düşünüyorum. Bayramdan sonra kursa devam edip, orada hocalarına eşimin kendisine tacizde bulunduğunu söylemiş. Ben eşimden hiçbir şekilde şüphelenmedim.’’
‘EŞİMİ SON DEFA GÖRDÜM’
Olay anını görmediğini belirten Karadağ,’’Olay günü camide bir etkinlik olduğu için izin günümüz olmasına rağmen eşim hem cemaati kıramadığından hem de programda kendisine lazım olan bir cihazı almak için camiye gitti. Ben saat 14.20 gibi eşimle konuştum.15-20 dakika sonra çocuğum bana camide birinin bıçaklandığını daha doğrusu bir olay olduğunu söyleyince ben ilk başta şüphelenmedim. Sonrasında beyaz bir araba deyince içime bir kuşku düştü ve eşimi aradım. Telefonu başka biri açıp, ‘Abla burada yaralı biri var’ dedi. Ben de sor bakalım hoca mıymış dedim. O esnada eşimin hırıltılı bir şekilde evet dediğini duydum. Oradaki insanlar ambulansı çağırmışlar. Bizde 7 dakika içinde apar topar hastaneye gittik. Ambulansın kapısında eşimi son defa gördüm. Eşimin bilerek ve tasarlanarak öldürüldüğünü düşünüyorum.’’diyerek sanıktan şikayetçi oldu.
TANIK OLARAK DİNLENDİ
Duruşmada, sanık M.A.’nın babası F.A. tanık olarak dinlendi. Tanık F.A., ifadesinde öldürülen imam Tarık Karadağ’ın, kızının kursuna ilahi söylemek için gelen imam olduğunu, kızı sayesinde kendisiyle tanıştıklarını, kızının ve kayınvalidesinin imam Karadağ’ın organizasyonuyla umreye gittiğini söyledi.
‘BEN AZMETTİRMEDİM’
F.A.,kızının bir süre kursa isteyerek gittiğini ancak daha sonrasında hem annesine hem de kurstaki hocalarına imam Karadağ’ın kendisini taciz ettiğini söylediğini belirterek,’’Kızım bu olay sonrasında kurstan soğudu ve bıraktı. Kızım ve kayınvalidem, rahmetlinin organizasyonuyla umreye gitti ancak biz o tarihlerde bu olayı bilmiyorduk. Bu olayı öğrenince savcılığa suç duyurusunda bulundum. Ben suç duyurusunda bulunduktan sonra rahmetlinin eşi beni aradı ve eşinin adına özür dileyip, şikayetimi geri çekmemi istedi. Ben de olayın adliyeye intikal ettiğini ve şikayetimden vazgeçmeyeceğimi söyledim. Bu olaydan bir süre sonra rahmetlinin kızı G.K. gece saat 23.30-24.00 sıralarında evimize gelip, benimle konuşmak istediğini söyledi. O saatte konuşmamız uygun olmayacağı için eşimi de alıp, aşağı indim. Kızın yanında biri daha vardı. Bu kişi aşağı inmeyip, araçta bekledi. İnsanlar rahatsız olmasın diye kıza sokağın başına doğru gitmesini söyledim. Ayak üstü orada konuştuk hatta arabadaki kişi de inip yanımıza geldi. Ben de onun konuyla alakası olmadığını söyleyerek, arabaya geri gönderdim. G.K., bana babasının böyle bir şey yapmayacağını, ailesinin olayı duyunca çok üzüldüğünü söyleyerek, şikayetimi geri çekmemi istedi. Ona da aynı cevabı verdim. Bahse konu alışveriş meselesinde rahmetli beni değil, eşimi arayıp kıyafet almak istediğini söylemiş. Eşim de izin vermiş. Kendisi beni hiç aramadı.’’
‘BEN AZMETTİRMEDİM’
Baba F.A., oğlunu kendisinin azmettirdiği iddiasına yönelik şöyle konuştu;
“Oğullarıma taciz olayından bahsetmemiştim. M.A., ben ve annesi mutfakta konuşurken duymuş. Hatta kendisi oğlan çocuğu olduğu için bir şey yapmaması konusunda uyardık. Rahmetlinin eşinin belirttiği gibi telefonda kendisine, ‘2 oğlum var birini feda ederim. Bir bıçak darbesine bakar’ demedim. Oğlumu ben azmettirmedim aksine hep sakinleştirmeye çalıştım. Olay günü ben çalışırken eşim beni arayıp, oğlumuzun kavga ettiğini söyledi. Ben de oğlumu arayıp, nerede olduğunu sordum ve isterse gelip kendisini alacağımı söyledim. Oğlum da kendisinin geleceğini söyledi. Eve gittiğimde oğluma ne olduğunu sordum. Kendisi de sadece kavga ettiğini belirterek, ‘Aramızda arbede yaşandı, üzerimde bıçak vardı. Üzerime gelince bıçak ona saplandı’ dedi. Babamlar 3. Katta oturuyor. Onların evine çıkıp, polisi aradık.’’
‘CAMİYE GİRELİM DİYEN BENDİM’
Olayın tek görgü şahidi sanık M.A.’nın 16 yaşındaki arkadaşı D.B.B. de tanık olarak dinlendi. D.B.B.,’’Caminin önünden geçerken M.A.’ya lavaboya girmek istediğimi söyledim. ‘Camiye girelim’ diyen bendim. Biz camiye girerken, beyaz bir araç geldi. M.A. önceden bana kız kardeşinin taciz olayını anlatmıştı ancak gelen kişinin o olduğunu bilmiyordum. M.A. arabadan inen kişinin yanına giderek,’Benim kız kardeşimi sen mi taciz ettin?’ diye sordu. O da, ‘Sana mı soracağım o….. çocuğu’ diye bağırdı. M.A. da ‘Tabi ki bana soracaksın. O benim kardeşim’ dedi. Bunun üzerine o kişi elinde bulunan telsiz gibi bir şeyle arkadaşımın kafasına vurdu ve küfür etmeye devam etti’’ dedi.
‘GALİBA BIÇAKLADIM’
D.B.B., yaklaşık 15-20 metre geride olduğunu ancak yaşananları net bir şekilde gördüğünü söyleyerek, dehşet anlarını şöyle anlattı;
’’Arkadaşım bu kişinin elinden kurtulmaya çalıştıkça o arkadaşımın üzerine daha çok geliyordu. Zaten kendisi bizden kalıplı biriydi. Ben olay esnasında arkadaşımın elinde bıçak olduğunu görmedim çünkü elini yukarıya kaldırıyordu ancak bıçağı farketmeden rahmetlinin elindeki telsiz gibi bir şey yere düşmüştü. Ben olay yerinden ayrılmadan önce de kendisinin belini tutarak arkadaşıma hitaben ‘Gel lan buraya, kaçma’ diyerek bağırdığını duydum. Ama bıçağı görmediğim için yaralandığını düşünmedim. M.A.’nın kaçtığını görünce ben de olay yerinden uzaklaştım. Ortak bir noktada buluştuğumuzda arkadaşıma ne olduğunu sorunca ‘Galiba bıçakladım’ dedi. Orada bana kardeşini taciz eden kişinin rahmetli oduğunu söyledi. Arkadaşım olay boyunca çok sakindi. Zaten kendisi bıçak taşıyan biri değildir. Yanında da bıçak olduğunu bilmiyordum.Eğer bilseydim engel olmaya çalışırdım. İmam Karadağ’ın yaralandığını farketseydim ben ambulansı çağırırdım. Kaldı ki o camiye girelim diyen benim, arkadaşım kesinlikle böyle bir şeyi planlamamıştı.’’
‘SANA AŞKIM DİYEBİLİR MİYİM?’
Tanık olarak dinlenen sanık M.A.’nın annesi S.A. da, kızıyla arasının iyi olduğunu ancak korktuğundan dolayı yaşadığı durumu önce kurstaki hocalarına anlattığını ifade etti. S.A., rahmetlinin bayram için kızına kıyafet almak istediğini bu yüzden kendisini evden almak için kendilerini arayarak izin istediğini belirtip,’’Ben bu durumu sonradan eşimden öğrendim. Hatta kendisine de izin verdiği için kızdım. Ben evde beklerken kızım birkaç saat gecikti. O geldiğinde ben evdeydim, eve geldiğinde o an hiçbir şey hissetmedim zaten kendisi de bana bir şey anlatmadı. Daha sonra kurstaki hocalarına rahmetlinin kendisini taciz ettiğini, alışverişe çıktıklarında saçını okşadığını, eline dokunduğunu, sana aşkım diyebilir miyim, seni aşkım diye kaydedebilir miyim diye sorduğunu, birkaç gün otele gidelim mi diye sorduğunu anlatmış. Benim kızımla aram iyidir ancak kendisi ne tepki vereceğimizden korktuğu için önce hocalarına anlatmış. Ben bu durumu hocalarından öğrendikten sonra kızıma sordum ve aynı şeyleri bana da anlatınca ben de babasına söyledim. Sonrasında savcılığa gidip suç duyurusunda bulunduk.’’
‘ÖZÜR DİLEDİ’
Savcılığa suç duyurusunda bulunduktan sonra rahmetlinin eşi Cennet Merda Karadağ’ın kendilerini arayarak, şikayetten vezgeçmelerini istediğini belirten S.A., sözlerini şöyle sürdürdü;’’ Biz şikayet ettikten bir süre sonra rahmetlinin eşi kocamı aradı, kocam da hoparlörü açtı. Açıkçası kendisi eşim böyle bir şey yapmaz demedi. Aksine bizden özür diledi ve buralardan gideceğini söyleyerek, şikayetçi olmamamızı istedi. Kızı da yine evimize gelip, şikayetimizi geri çekmemizi istedi. Annem ve kızım rahmetlinin organizasyonuyla umreye gittiklerinde annem kendisinin en çok kızım ile ilgilendiğini söylemişti ancak biz yine de bir şey konduramamıştık.”
‘TARIK HOCAYI BIÇAKLADIM’
Anne S.A.olay günü de oğlunun gayet sakin ve normal olduğunu belirterek,’’Dışarı çıktıktan bir süre sonra beni aradı ve bana ‘Tarık hocayı bıçakladım’ dedi. Ben de babasını arayıp, söyledim. Babası da onu almaya gitmişti ama arkadaşları kendisini sokağa getirdi. Biz çocuklarımıza taciz olayını anlatmamıştık. Olaydan 2 hafta kadar önce oğlum ben ve babasını konuşurken duymuş. Ben kendisine taşkınlık yapmaması için herhangi bir uyarıda bulunmadım.’’ diye konuştu.
‘AİLESİNDEN DAHA FAZLA İLGİLENİYORDU’
Öldürülen imam Tarık Karadağ’ın taciz ettiği iddia edilen F.A. da tanık olarak dinlendi. F.A. savunmasında rahmetlinin çevresi tarafından çok sevilen biri olduğunu, kızlara canım diye hitap eden tatlı dilli biri olduğunu belirtti. Kendisinin hafızlık kursuna başlamak istediğini, rahmetlinin de bunu bildiğini söyleyen F.A.,’’Benim numaram kendisinde vardı. Kurs ilerledikçe umre ziyareti şekillenmeye başladı. Önceleri pasaportun var mı gibi mesajlar atıyordu. Ben bir süre durumdan şüphelenmedim. Kızını kaybetmiş beni de kızı yerine koyduğunu düşünmüştüm. Hatta bu durum kurstaki hocaların da dikkatini çekmişti. Umreye gitmeden önce ailemle tanışmak istediğini söyledi. Biz de kendisini iftara davet ettik, ailesiyle birlikte geldi. Bu esnada bana ara ara mesaj atmaya devam ediyordu. Umreye, anneannemle birlikte gittim. Orada benimle, ailesinden daha fazla ilgileniyordu. Sık sık da odamıza gelirdi. Kurban bayramından önce babamı arayıp, bana bayramlık almak istediğini söyledi. Aslında ben konuşmak istemedim ancak babam ısrarcı olduğu için babamın telefonundan kendisiyle konuştum. Saat 11.30 gibi beni alacağını söyledi. Ben hala arabada başkalarının olacağını düşündüm ama beni almaya geldiğinde arabada yalnız olduğunu gördüm” dedi.
’BENİ PARÇALAR’
F.A.,alışveriş öncesinde imam Karadağ’ın araçla tur attığını ve sürekli oyalandığını,kendisinin elini tutmaya çalıştığını iddia ederek şunları söyledi:
’’Arabaya binerken babam görmedi. Ben mecburen öne oturdum. Araçla birkaç kere Menderes de tur attı. Sürekli oyalanıyorduk. Elimi tutmaya çalıştı hatta bir yere yemek yemeye götürdü. Oradayken telefonumun silindiğini söyleyerek, ‘Seni ne diye kaydedeyim? Aşkım diye mi kaydedeyim?’ diye sordu. Ben şaşkınlıktan cevap veremedim. Sonra kendisi eşini kastederek, ‘Beni parçalar’ dedi ve güldü. Biz otururken eşi aradı ve kendisi yalnız olduğunu söyledi bu da beni çok rahatsız etti. Alışverişe gittiğimizde ben kabine girdim ama hiçbir kıyafeti denemeden oldu deyip çıktım. Ben de görseydim gibi şeyler söyledi. Bu esnada bende bir abiye elbise görüp, ‘Bu güzelmiş’ diye kendisine söylediğimde,’Bunu alalım nikahta giyersin’ dedi.”
‘ŞİKAYETÇİ OLDUK’
Eve dönerken gerildiğini ve ne yapacağımı bilemediğini söyleyen F.A.,sözlerini şöyle devam ettirdi;
“Bunu fark edip, biraz rahatlamam gerektiğini söyleyip, Konya’ya ve ya Ankara’ya gidelim mi diye sordu. 1 hafta otelde kalıp, sonra eve çıkarız diye de ekledi. Yaklaşık 4 saat sonra eve gittiğimizde annem evdeydi. Bana ailemin sorması halinde ‘Bir yerde namaz kıldık. O yüzden geç kaldık dersin’ dedi. Ben 15 gün kadar kimseye bir şey demedim. Ancak içim hiç rahat değildi. Sonrasında ablam G. ile konuştum o da en azından kurstaki hocalarımın bilmesi gerektiğini söyledi. Ben de kurstan hocalarıma anlattım. Ben kendi hocama söyledim o da kurs idarecesine söyledi. Kurs idaresine bakan hocamız bir süre kursta kalmam gerektiğini söyleyip, ertesi gün de şikayetçi olmamız gerektiğini söyleyince ben de şikayetçi olmaya karar verdim. Annemi çok severim ancak kendisi panik biridir. Bu yüzden önce hocam ile konuşmayı uygun gördüm. Hocam anneme, annem de babama durumu anlattı ve biz şikayetçi olduk. “
‘HİÇBİR ZAMAN CAN CİĞER OLMADIK’
F.A., anne ve babasının ağabeylerine taciz olayını anlatmadığını söyleyerek, ‘’Şikayet süreci devam ederken, rahmetlinin eşi,babamı aramış ve tuhaf bir biçimde eşim böyle yapmaz dememiş. Annem ağabeylerime bir şey söylemedi. Bildiğim kadarıyla ağabeyim annem ve babamı konuşurken duymuş. Abim ile hiçbir zaman can ciğer olmadık ama aramız kötü de değildi. Ağabeyim bana bu konuyla alakalı bir şey sordu mu hatırlamıyorum. Olay günü de ben evdeydim. Annemin telefonu çalınca kendisinin çığlık attığını hatırlıyorum. Başka da bir şey hatırlamıyorum.’’diye ifade etti.
‘ÇOK PİŞMANIM’
Sanık M.A.’ya tanık ifadelerine karşı söz hakkı verildi. M.A.,’’Ben böyle bir olayı planlamadım. Planlasaydım daha fazla bıçaklardım. Ayrıca rahmetlinin ailesi olaydan sonra benim uyuşturucu madde kullandığımı iddia etmiştir. Kesinlikle böyle bir şey yoktur. Olay benim ve tanıkların anlattıkları şekilde gerçekleşti. Çok pişmanım. Yaptığım şey yanlış ancak olayların buraya kadar gelmesini ben istemedim. Ailesinden özür diliyorum.’’ Diyerek kendisini savundu.
ERTELENDİ
Cumhuriyet savcısı, mütaalasında tanık A.O.B. ile A.Y.’nin zorla getirilmesine, Adana 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki dava dosyasının bir örneğinin UYAP üzerinden gönderilmesine, F.A.’nın taciz olayını anlattığı kurs hocalarının tanık olarak dinlenmesine, sanık M.A.’nın tutukluluk halinin devamına ve eksik hususların giderilmesini talep etti.
Mahkeme heyeti, sanık M.A.’nın tutukluluk halinin devamına karar verip,eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.