İKİLİ İLİŞKİLERİ TÜKETEN 6 YAYGIN HATA!
Modern çağda ikili ilişkiler büyük bir kısmı, adeta bağ kurulamadan başlıyor ve aynı hızla son buluyor. Tahammülsüzlük ve kişisel görünürlüğün ilişkisinden öne doğru, dijital çağın sunduğu sürekli bağlantıya rağmen gerçek iletişimin kurulamaması yani iletişimin derin iletişimsizlik, empati eksikliği ve sabırsızlık ilişkileri yıpratan merkezi unsurlar arasında yer alıyor. Acıbadem Kartal Hastanesi'nden Uzman Klinik Psikolog Aycan Koç "Günümüzde ne yazık ki ikili ilişkilerde her iki tarafta da çoğu yalnız hissediyor. İlişkilerde artık samimiyet değil, strateji toplanıyor. İnsanlar birine yaklaşırken dahi "nasıl görünüyorum, yeterince ilgi çekiyorum, oluyorsem nasıl toparlarım?" Öte yandan, sosyal medyanın ikili ilişkilerinde yıkıcı etkisi de göz ardı edilemiyor. Özellikle Z kuşağında bu durumun daha da belirgin olduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog Aycan Koç, günümüzde ikili ilişkiler tüketen 6 yaygın sistemle anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Eleştiriyi iletişim sanmak
Birçok kişinin hastalığını dile getirirken, aslında karşısındakini yargılıyor. “Bu davranışın beni rahatsız etmesi” demek yerine “Sen zaten hep böylesin” cümleleriyle konuşuyor, iletişim çözüm değil, saldırı haline getiriyor. Uzman Klinik Psikolog Aycan Koç, "Eleştiri, duygunun başarılı bir şekilde olmadığında savunmaya neden olur. Partnerini sürekli yetersiz gören bir tedavi, bir süre sonra kalıcılığı de değersizleştirir. İletişim; biriktirmek değil, paylaşmaktır" diyor.
Susarak Mesafe koymak
Susmak her zaman sakinlik değil, çoğu zaman uzaklaşmadır. “Konuşacak bir şeyim yok”, “Zaten anlamıyorsun”, “Ne fark edecek ki?” Bu tür cümlelerin arkasında genellikle çözümden değil, kopuştan beslenen bir davranış şekli. Konuşulmayan her sorunu, düzenli olarak birikerek tüketir. İlişkiler, yaşadıkların dolaşımına girebildiği kadar yaşar.
Partnerini toplum içinde küçük para birimi
Ortaklığınızı yanınızda alaya almak, ima yolu eleştirmek ya da küçümsemek ilişkileri içindeki güven zeminini zedeler. Daha da yıpratıcı olan ise bu davranışın ardından gelen şu cümledir: “Çok alıngansın, şaka yaptım.” İlişkide yaşanan kırgınlık değil, o kırgınlığı dile ayarlayıp suçlanmak asıl yarayı oluşturur. Saygı, ilişkide sevgi kadar onarıcıdır.
“Ben Böyleyim” cümlesiyle değişime direnç göstermek
“Beni böyle kabul et” cümlesi, çoğu zaman değişime dirençtir. Oysa ilişki, iki tarafın da birlikte gelişmesiyle güçlenir. Sabit kalan bir kimlik yapısı, sürekli olarak esnetilemeyen bir alana yayılan. Ve Esnemeyen yapısı, ilk gösterdiğinde kırılır.
Duyguların adını koymadan anlaşılmayı bekleme
“Ben söylemeden anlamalı”, “Seviyorsa alıyorlar” Bu tür duygular, duygusal beklentiyi romantikleştirme sırasında iletişim yok sayar. Oysa ifade edilmeyen onun duygu, zamanla kırgınlığa dönüşmesi. İlişkiler, sezgilerle değillerle, görünürla güçlenir.
Dijital tuzağa düşmek!
Uzman Klinik Psikolog Aycan Koç "Sosyal medya, yalnızca tanışmaları kolaylaştırmadı; bağ kurmanın değerini de azalttı. Artık sorun oluştuğunda çözüm aramak yerine, "yerine koyulabilecek başka biri" devreye giriyor. derinleşmeden tüketiliyor, bir 'tıkanıklık' anında durmak,ten daha kolay geliyor. Paylaşılmaması ya da geç gelen bir mesaj bile, ilişkinin derinden sarsılmasına neden olabiliyor. Oysa ilişki, dışarıdan nasıl göründüğünden çok, evde nasıl hissedildiğiyle yaşanır, beğeniyle değil, kurulur” diyor.