Adet Düzensizliği Pek Çok Hastalığın Habercisi Olabilir
Kadınlarda adet ilişkisi, yumurtalıkların salgıladığı hormonlar tarafından düzenleniyor ve adet kanamaları (regl), bu hormonların birikimi kalınlaşan rahmin iç yüzey tabakasının ayrılmasıyla ortaya çıkıyor. Aynı zamanda rahmi gebeliğe hazırlayan ve kan damarları açısından oldukça zengin olan bu dokudaki kanamalar doğal gidişatın başlangıcında dikkatli takip ve bir uzmana danışılması önemli.
Adet değişimi, kanamanın birinci geçişi diğer adet kanamasının başlangıcına kadar olan süre takip edilir. Genellikle her kadın, uzunluğu 21 ila 35 gün arasında değişen bir adet konu yaşar. Ancak bir adet uyumsuzluğundan bahsetmek için;
Adetlerin 21 gün az veya 35 gün uzun sürmesi, Bu durumun ardışık birkaç ay görüldüğü, Adetin 2 gün az veya 7 gün uzun devam etmesi ve Şiddetli kanamaların olması gerekir.
Tüm bu belirtilerin yanı sıra; ağrı, kramp, kusma, sürekli yorgunluk ve baş dönmesi gibi belirtilerde bulunabilir. Adetten yaklaşık 2 hafta önce görülen kısa süreli lekelenme tarzı ara kanamalar ise daha çok doğal bir durum olan yumurta çatlamasıyla ortaya çıkarken bazen arka planda başka bir sorun haberi de olabilir.
Adet Düzensizliklerinde Erken Teşhis ve Kişiye Özel Tedavi Önem Taşıyor
Adet düzensizliği pek çok farklı parça ortaya çıkabilir. Yumurtlama sorunlarına neden olacak hormonal değişiklikler dışında, diğer bazı hormon bozuklukları da bu durum nedenleri arasındadır. Ayrıca bazı ilaç tedavileri, şehir, stres, polikistik over sendromu, tiroit hastalıkları, rahim içinde oluşan yapıışıklıklar, polipler, miyomlar ya da bazı yumurtalık kistleri ile kadın üreme sisteminin kötü huylu kitleleri de adet dağılımıyla belirtilmesi. Özellikle adet sancısıyla birlikte görülen değişikliklerde, rahim içi zarı dokusunun başka bölgelerden etkilenmesinden endometriozis hastalığının göz ardı edilmemesi de ayrıca önemli.
İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Tüp Bebek ve Üreme Sağlığı Ünitesi Sorumlusu Dr. Öğr. Üyesi Deniz Özgen, adet düzenlemelerinin ihmal edilmemesinin genişletilmesinin, doğru tanı ve kişiye özel tedavinin önemine vurgu yapıyor.